Mükremin Halil Caddesi Adını Nerden Almıştır?

Yayınlanma:
Güncelleme: 07 Mayıs 2025 09:29
Mükremin Halil Caddesi Adını Nerden Almıştır?
Editör

Kahramanmaraş’ın Onikişubat İlçesinde yer alan Mükremin Halil Caddesi hakkında merak edilenler

Kazım Karabekir Caddesi’nden güneye doğru inerek bir miktar Etuğrulgazi Mahallesi ile sınır çizgisini oluşturduktan sonra Ertuğrul Gazi Mahallesi’nin içerisinden geçerek Orman Bölge Müdürlüğü civarında Sait Zarifoğlu Bulvarı ile birleşir.

Caddeye ismi verilen Mükremin Halil Maraş’ın yetiştirdiği büyük ilim adamlarından biridir. Elbistan’da 1898’de doğdu. Köklü bir aile çocuğudur. Aile birçok ilmiye mesubu yetiştirmiştir. Babası Halil Kamil Efendi hocadır. Kadıdır. Malatya, Mardin, Diyarbakır gibi vilayetlerde kadılık yapar. Dedesi Halil Efendi de Hakeza hocadır. Kadı efendidir. O da birçok illerde kadılık yapar. Baba Halil Kamil Efendi en son Saimbey’li kadısı iken bir yolculuk esnasında ailesi ile beraber Ermeniler tarafından derisi yüzülerek feci şekilde şehit edilir. Bu şehadet şekli onda heyecana gelmeyen bir korku duygusu doğurur.

İlk, tahsilini Elbistan’da yapar. Erken yaşta hafız olur. Elbistan Rüşdiyesine girer. İdadiyi babasının memuriyeti sebebiyle mühtelif yerlerde okur. En son İdadiler liseye çevrildiğinde İstanbul Gelenbevi Lisesi’nden mezun olur, 1916 yılında Darülfünun Edebiyat Fakültesi taih bölümüne kayıt olur. Burada Kilis’li Rifat, İsmail Gelenbevi gibi hocalardan istifade ile Arapça ve Farsça’sını ilerletir. Arapça ve Farsça’ya vukufiyeti sebebi ile erken dönemde araştırmacılığa başlar. Şerafettin Yaltkaya, Ali Emiri Efendi, Necip Asım ve Mehmet Arif gibi tarihçilerden teşvik ve yardım görür. 1919’da burayı bitirir. Sonra Mülkiye (Siyasal Bilimler Fakültesi) ‘ye kayıt olur.

1921’de Mülkiye’yi bitirir. Soyadı kanunu ile Yinanç soyadını alır. Mezuniyet sonrası Tarih-i Osmani Encümeni’nde Hafız-ı kütüplük yapar. Bu görevin yanı sıra ortaokullarda öğretmenlikte yapar. Değişik kütüphaneler de Selçuklu ve Anadolu Beylikleri üzerine çalışır. Çalışmaları o dönem alimler tarafından takdir edilir. 1925’te araştırmalar yapmak üzere Paris’te inceler. Birçok akademilere üye olur. 1928’de Türk Tarih Encümeni’ne üye olup 1929’da Türk Tarih Kurumu’nun kurucu üyeleri arasına girer. Bu ara Tarih-i Osmani Encümeni’nde kütüphane memurluğu yapar. 1933’te üniversiteye intisap eder. Doçent olarak göreve başlar. Burada ilmi çalışmalarına devam eder. 1941’de profesör, 1957’de ordinaryüs profesör olur.

Bütün bu zamanlar esnasında hırsla ilim öğrenir. İlim öğretir. Öğrencilerine faydalı olmaya çalışır. İlmi çalışmalar yapar, yaptırır. Kendisinden istifade etmek isteyenlerin istifadesine koşar. Yılmadan çalışır.

1961 yılının Mart ayı başında felç geçirir. Hastalık 20 gün sürer. 21 Aralık 1961 tarihinde hakkın rahmetine kavuşur. Ertesi gün Edebiyat Fakültesi’nde yapılan tören sonrasında Merkez Efendi Mezarlığı’na gömülür.

Eserleri: Feridun Bey Münşeatı (1925), Maraş Emirleri (1925), Düstürname-i Enveri (Enveriden 1928), Düstürname-i Enveri (Medhal 1929), Anadolu’nun Fethi (1934), XII Asır Tarihçileri ve Müverrih Azimi (1937) Tanzimat’tan Meşrutiyete kadar Bizde Tarihçilik (1940), Musul ve Elcezirede Oğuz Türkleri’dir.

Kütüphanesi Sütçü İmam Üniversitesi’ne devredilmiş olup, yayınlanmamış notları da kitaplaştırılmak üzere çalışmalar yapılmaktadır.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.