Evliya Çelebi Caddesi Adını Nereden Almıştır?

Yayınlanma:
Evliya Çelebi Caddesi Adını Nereden Almıştır?
Editör

Kahramanmaraş’ın Onikişubat İlçesinde yer alan Evliya Çelebi Caddesi hakkında merak edilenler

Belediye Meclisinin 08.03.2000 tarih ve 2/11 nolu kararı ile Adnan Menderes Bulvarı ile Senem Ayşe Caddesi arasındaki 8. Sokağın isminin Evliya Çelebi Caddesi olarak değiştirilmesine karar verildi. Mahallenin kuzeyinde Katip Çelebi Caddesinin devamındadır. Süleyman Demirel İlköğretim Okulundan başlayıp Şekerdere Bulvarı üzerindeki kavşakta son bulur. Yunus Emre Mahallesi ile sınır çizgisini oluşturur.

Seyyah Evliya Çelebi’nin gerçek adı kuyumcubaşı olarak görev yapan Derviş Mehmet Zilli Efendi’dir. Annesi Abaza asıllıdır. Doğum tarihi kesin olmamakla birlikte 1611 olarak tahmin edilmektedir. Ataları aslen Avşar olup Kütahya’dan göç ederek İstanbul’a yerleşmiştir. Abaza asıllı olan anne tarafından Sarayda çok sayıda akrabaları vardır. İyi bir eğitim alır. Şeyhülislam Hamid Efendi Medresesi’ne devam eder. Evliya Mehmed Efendi’den hafızlık dersleri, babasından hat dersleri alır. Saraya intisap ederek Enderun ‘da okur. Müzik eğitimi de alır. Sesi güzeldir. IV. Murat’ın gözüne girer ve dostluğunu kazanır.

Geniş bir hayal dünyasına ve bilgi birikimine sahip olan Evliya Çelebi seyahat merakını gördüğü bir rüya ile açıklamaktadır. Takvimler 1630’u gösterirken Muharrem ayının aşure gecesinde, İstanbul’daki Yemiş İskelesi civarındaki Ahi Çelebi Camiinde kalabalık arasında Hazreti Peygamber Efendimizi görür. Resulü Ekrem’in elini öperken heyecana kapılıp “Şefaat ya Rasulallah” der. Hazreti Peygamber tebessüm ederek şefaati, seyahati ve ziyareti ona müjdeler. Yine aynı rüya içerisinde sahabeden Sa’d b. Ebu Vakkas da gördüklerini yazması temennisinde bulunur. Bu rüyayı Kasımpaşa Mevlevihanesi Şeyhi Abdullah Dede’ye tabir ettirir ve onun da isteği doğrultusunda ilk olarak doğup büyüdüğü İstanbul’u gezip, gördüklerini yazmaya başlar.

Bu geziler tam 40 yıl aralıksız devam eder. Osmanlı ülkesinde gezmediği yer kalmaz. Osmanlının dışındaki diğer ülkeleri de gezer. Bu geziler sırasında birkaç defa da yolu Maraş’tan geçer. Gördüklerini kaydeder. Maraşp’la ilgili intibaları on ciltlik eserinin muhtelif ciltlerinde yer almıştır.

Evliya Çelebi’nin Maraş’a ilk gelişi Şam dönüşü esnasında olur, Tarih 1649’dur. Şam’ı gezip gördükten sonra dönüşte Urfa, Siverek, Çermik, Kahta ve Besni üzerinden Maraş’a uğrar

Bir sonraki Maraş’a uğrayışı 1655 yılında olur. Van’a gitmek üzere yola çıkmıştır.

1671’de Mekke-Medine yolculuğuna çıktığında yolu Maraş’a bir kez daha uğrar. “Şehr-i Azim” diye adlandırdığı Maraş hakkındaki en detaylı bilgiyi de bu üçüncü ziyaret dolayısıyla verir. Maraş’ın tarihi ve kültürel zenginliğini belirtmek için; “Ve bu vilayet eyalet-i kadimdir.” Cümlesinde kullanır. Cimcime adında bir kayserden bahsederek Ahır Dağ’ında yer alan Karagöl’ün dağdaki sürülerden elde edilen sütle doldurulduğu, bu sütlerin yer altından bir kanalla şehre akıtıldığı ve ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığı bilgisi de yine bu ziyaret sırasında verilir. Ve Maraş Evliya Çelebi’ye göre “arz-ı mukaddese” bir şehirdir.

Şehrin askeri ve ekonomik durumunu da ele alan Evliya Çelebi Eyalet-i Maraş’ın 4 sancak, 29 zeamet ve 215 tımardan oluştuğunu, Maraş Beylerbeyinin hassının 628.450 akçe olduğunu ifade eder.

Yine o tarihte Maraş’ta 1045 dükkan, 2 bezzazistan bulunmaktadır. Maraş’ın para basılan büyük şehirlerden biri olduğu bilgisi de yine Seyahatname de yazar.

Evliya Çelebinin verdiği bir diğer bilgiye göre Maraş’ın ekonomisinde tarım önemli bir yer tutmaktadır. Maraş ve çevresinde bağcılık ve bahçecilik yapılmakta pirinç yetiştirilmektedir.

Maraş’ın 42 mahallesinin olduğu, 11 bin haneden oluştuğu, halkının ekseriyatının Türkmen olduğu ve Türkçe konuştuğu, İslam öncesi dönemde Ermenilerin önemli merkezlerinden biri olduğu bilgisi de verilmektedir.

Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilere göre cami ve mescitlerdeki eğitim odalarının yanı sıra Maraş’ta 11 medrese ve 40 sıbyan mektebi bulunmaktadır. Bu mekteblerde okuyup yetişen seçkin insanlararasında; “Şeyhülislam ve nakibüleşraf ve sipahiyan kethudayeri ve yeniçeriyan-ı dergah-ı ali serdarı dizdarı ve a’yan(u) eşrafı ve ulema ve sulahası vardır.”

Evliya Çelebi on ciltlik dev eserinde olayları gizemli bir şekilde anlatmayı sevmektedir. Abartılı anlatımına rağmen bu eser Türk kültür tarihi bakımından oldukça önemlidir.

Saray ekranından çok sayıda tanıdığı olmasına rağmen ikbal hırsına kapılmayan Evliya Çelebiş seyahatlerine yardımı olur düşüncesiyle zaman zaman mektup getirmek, köyleri tahrir etmek, vergi toplamak gibi görevleri de kabul etmiştir. Ailesinin zengin olması, uzun seyahetleri için gerekli kaynağı sağlamıştır.

Bu zenginliğinin sağladığı imkanlarla seyahatnamelerinde köleleri, uşakları eksik olmamıştır.

Vefat tarihi ve yeri hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Eserini son cildi eksik bir şekilde birdenbire biter. Bu ciltte anlatılan olaylardan onun II. Viyaa Kuşatmasını gördüğü ve 1684’de vefat ettiği tahmin edilmektedir.

On ciltilk eserinin hemen hemen her cildinde bir meseleye bağlı olarak Maraş’tan bahseden Evliya Çelebi tüm bir Osmanlı ülkesinin olduğu gibi Maraş’ın da minnetle andığı bir büyük tarihçi, bir büyük seyyahımızdır.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.