Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Türk solculuğunda aslan ve eşek

Ortaokul sıralarındayken, her derste “hümanist olduğunu” söyleyen, sonradan sol görüşlü ve siyaseten Chp’li olduğunu öğrendiğim bir Türkçe öğretmenimiz vardı. Anlattıklarını kavrayamazdım ama onun farklı bir şeyler söylediğini hissederdim.

 

Solcu şairlerden şiirler okur, kendinden geçerdi. Çantasından çıkardığı kitaplardan seçip okuduğu nesirler daha çok solcu ve hümanist yabancı yazarların denemeleriydi.

 

“ASLANI HİÇ SEVMEM, EŞEĞİ SEVERİM…”

 

Dersin birinde şöyle dediğini hiç unutmam: “Çocuklar ben aslanı hiç sevmem. Çünkü aslan soyluluk iddia eden, başkalarının hakkını yiyen, egemenlik kurmaya çalışan ve ezen bir hayvan. Eşeği severim ben; eşek soyluluk gütmeyen, emekçi, başkalarının hakkını gasp etmeyen ve egemenlik kurmaya çalışmayan zararsız bir hayvandır. 

 

Yıllar sonra o Türkçe öğretmenin kafasının karışık olduğunu anlamıştım. Çünkü eşek, Müslüman Türk edebiyatında mecazî yönden huy olarak kaba–saba, sözden anlamaz, inatçı, ahmak, kabiliyetsiz bir kafanın; aslan ise asâlet, liderlik, cesaret, güç ve korkusuzluğun sembolüydü.

 

Hz. Mevlânâ, eşeği “nefs” olarak görür. Nefsi, “yükten kaçan eşeğe” benzetir. “Onu boş bırakma, yularını tut! Çünkü o, yeşilliğe gitmeyi pek sever. Gaflet edip de bir an boş bıraktın mı, çayırlara doğru fersahlarca yol alır. Yeşillik görünce sarhoş olur.”

 

Batı felsefesinde de eşek ebleh, bön ve kafasız mânasındadır. Aykırı filozof Nietzsche, eşeği trajik bir varlık olarak târif eder. “Bir yükün altındadır: Ne taşıyabilecek, ne üzerinden atabilecek durumdadır. Tıpkı bir filozof gibi...”                                                                                                                                             Bir başka ecnebi filozofun ifadesiyle “Eşit mesafeye konmuş, aynı nitelikte iki yulaf yığını karşısında bulunan eşek, ikisi arasında bir tercih yapamadığı için hareketsiz kalır ve açlıktan ölür. İki ihtimal arasında ne yükü taşıyabiliyor, ne üzerinden atabiliyor olması trajikliğini ortaya koyar.”

 

TÜRK SOLCUSU, ASLANIN ASÂLET; EŞEĞİN NEFS MÂNASINA GELDİĞİNİ BİLMİYOR

 

Tabii ki Türk solcusu dogmatik kafayla, yâni Kemalist/Atatürkçü Cumhuriyet naslarıyla yetişip büyüdüğü için kültürümüzün ince, mecazî mevzularına ağyar ve uzak. Maddeci ve pozitivist mantıkla bakmayı öğrendiği için ona göre eşek emekçi, uysal bir hizmet erbabıdır. Kimseye zararı yoktur, mütehakkim değildir. Aslan ise, soyluluk iddia eden, saldırgan, mütehakkim ve başkalarının hakkını gasp eden bir zorbadır.

 

“Aslanı sevmem, eşeği severim…” diyen solcu-hümanist öğretmenin zihniyeti hâlen siyaset de olsun, milletle bütünleşme yolunda olsun bir türlü muvaffak olamadığı malûm. Olması için sebep yok. Chp ve türevleriyle bütün solcuların mefluç hâli meydanda… Solcu kafa, her şeye irfanî ve mecazî tarafıyla da bakabilen İslâm medeniyetinin terbiyesini almış millet önünde tutunabilir mi?

 

Aslan, Müslümanların edebî ve zihnî semboller dünyasında o kadar yer etmiştir ki Hz. Mevlânâ “Mesnevî”sinde “Ağyârın başına kılıç kesil; kendine gel, tilkilik etme de aslan ol!” sözüyle, asalet, güç ve ce­saret sembolü olarak aslanı mecaz olarak kullanır.

 

Devletlerin kudret ve hâkimiyet sembolüdür. “Allah’ın aslanı” unvanı İslâm menkıbelerinde çok kullanılan bir mazmundur. Dahası, İslâmlaşmış Türk târihinin şanlı komutanlarının adları aslan kelimesiyle terkip olmuştur. Alparslan gibi…

 

Dememiz o ki, Chp ve solcular oy istedikleri milletin irfanına, kültürüne “Fransız” olan ve doksan yıldır “damdan düştü kurbağa…” nın durumuna düştükleri hâlde adam olma emaresi göstermeyen tuhaf bir azınlık zümre…

----------------------------------------------------

 

GÖNLÜNÜ ÂBÂD ETMEYEN İSTEYEN OKUSUN:

“ERLER DEMİ”

 

Gönlünü âbâd etmek, demlemek isteyenler, Ali Yurtgezen hocanın T. Ziya Ergunel müstearıyla yazdığı “Erler Demi” adlı yazısını okusunlar.  Semerkand Dergisi Temmuz 2018 sayısında, “Son devir Halvetî Uşşakî meşayihinden merhum Mehmed Nusret Efendi’nin adı geçen nutk-ı şerifini” şerh eden gönül demleyici bu yazı modern-kapitalizmin hâkimiyet kurduğu bir hayat karşısında gücü azalan gönüllerimizi kavî kılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.