Hüseyin Yılmaz

Hüseyin Yılmaz

Fırsatı kaçırmayalım!

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

(İslâm’a hizmette) öne geçen Muhacirler ve Ensâr ile iyilikte onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da O’ndan razı olmuşlardır. (Allah,) onlara alt tarafından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennetler hazırladı. Bu en büyük kurtuluş (ve saadet)tir. (Tevbe/100 )

Muhammed Allah’ın Resûlü’dür. Onunla beraber olan (mü’min)ler, kâfirlere/İslam karşıtlığı yapanlara karşı çok şiddetli, kendi aralarında ise çok şefkatlidirler. Onların (namazda) rükû yaptıklarını (ve) secde ettiklerini görürsün. Onlar, Allah’tan (daima) lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin eserinden (meydana gelen) nişanları vardır. Tevrat’taki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da (şöyledir: Onlar) filizini çıkaran, derken onu (filizini) kuvvetlendiren, kalınlaşan, zamanla gövdesi üzerinde doğrulup dikilen bir ekin gibidir ki ekincilerin hoşuna gider, (Allah Resûlü’nün ashâbı ile birlikte böyle gelişip kuvvetlenmesinin misalle anlatılması) kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip de sâlih amel işleyenlere, mağfiret ve büyük mükâfat vaadetmiştir. (Fetih/29 )

İman edip de Allah yolunda cihad edenler, hicret edenler ve (hicret eden mü’minleri) barındıranlar ve yardım edenler var ya, işte gerçek mü’minler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır. (Enfal/74)

RABBİMİZDEN ÇAĞRI

(Ey iman edenler!) Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, yoksa korkaklaşırsınız da rüzgarınız (hızınız, cesaretiniz) kesilir (kuvvet ve devletiniz elden gider). Bunun için sabırlı (ve müsamahalı) olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi/ 46

YOLUMUZU AYDINLATANLAR

Eğer yerdeki ağaçlar (birer) kalem olsa, deniz de (mürekkep olsa), ardından yedi deniz ona (katılıp) yardım etse yine (bunlar tükenir de) Allah’ın kelimeleri tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak galip, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir. ( Lokman /27)

HZ. ŞÂH-I NAKŞİBEND MUHAMMED BAHÂEDDİN (K.S.) BUYURMUŞLAR Kİ:

Yolumuz ender bulunan yollardandır. Yolumuzun esası, Peygamber Efendimiz’ in (s.a.v) sünnetlerine tabi olmaktır. Sahabe-i Kiramın yolunu takip etmektir. ”
Evladım; Şöyle dua et:
Yâ Rabbi! Razı olduğun şeyi, bu zayıf ve güçsüz kuluna, fazlın ve keremin ile ihsan et.”
Çünkü: Allah’ü Teala’nın (C.C) rızasını kazanan kimseye bela gelmez. Eğer Allah’u Teala, hikmet-i ezelisiyle sevdiği bir kula bela gönderir ise, kendi inayeti ile o kuluna kuvvet ve tahammül ihsan eder. Ve belaya tutulmasının hikmetini bildirir. Bela istemekte güçlük vardır.
Bir kimse sadece kendisini düşünürse, kendisini düşünmemiş olur. Ama başkasını düşünen, kendisini düşünmüş olur.

Bir kimse Allah’ı bilirse, hiçbir şey ona korku vermez.

DUA

“Allah’ım Sen benim Rabbimsin ve ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim. (İşte) günahlarımı itiraf ediyorum, bütün günahlarımı bağışla. Çünkü günahları ancak sen bağışlarsın. Beni ahlakın en güzeline erdir. Onun en güzeline ancak sen erdirirsin. Ahlakın kötüsünden de beni uzaklaştır. Çünkü onun kötüsünden beni ancak sen uzaklaştırırsın.”

( Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)

YAŞAYAN KUR’AN: Hz. MUHAMMED(SAV)

O’NDAN (SAV) BİZE

İmran İbnu Huseyn (R.a) anlatıyor:

'Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: 'İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir. İmran radıyallahu anh der ki: 'Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum.' bu sonuncuları takiben öyle insanlar gelir ki kendilerinden şahidlik istenmediği halde şahidlikte bulunurlar, onlar ihanet içindedirler, itimad olunmazlar. Nezirlerde (adak) bulunurlar, yerine getirmezler. Aralarında şişmanlık zuhûr eder.' Bir rivayette şu ziyade var: 'Yemin taleb edilmeden yemin ederler.' (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud)

Hz. Cabir (R.a) anlatıyor:

'Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: 'Beni gören veya beni göreni gören bir müslümana ateş değmeyecektir.' (Tirmizi)

Hz. Cabir (R.a) anlatıyor:

'Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: 'Ashabıma sebbetmeyin (dil uzatmayın). Nefsim elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun (sizden) biri, Uhud dağı kadar altın infak etse, onlardan birinin infak ettiği bir müdd'e hatta yarım müdd'e bedel olmaz.' (Müslim)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.