Daha kapsamlı olması gerekiyor

Yargı Reformu Özel sayımızda sorularımızı yanıtlayan Avukat Ömer Gödeoğlu; “Türkiye’de reform noktasında bazı şeylerin değişmesi gerekiyor. Yeni yargı reformu şuan için yeterli değil, daha kapsamlı olması gerekiyor” dedi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 22 Kasım 2019 09:04
Daha kapsamlı olması gerekiyor

YENİ YARGI REFORMUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ? GEREKLİ MİYDİ?

Türkiye’de reform konusunda bazı şeylerin değişmesi gerekiyordu. Yeni yargı reformunun daha kapsamlı olması gerekiyor. Ülkemizin bu konuda çok ciddi sıkıntıları var. İlk açıklanan pakette çok büyük şeyler değişmedi, ilk uygulamada da bu görülecektir. Vatandaş açısından ön plana çıkan şey bazı suçlarda istinaf da kesinleşiyordu Yargıtay yolu açıldı. Bunu Metin Feyzioğlu da dile getirdi. Vatandaş açısından önemli olan hususlar mesela bir örnekle açıklayayım; özellikle FETÖ’den dolayı yargılanmasında yardım dolayı yargılanan insanlar genelde klasik ceza bir yıl 13 ay ya da 2 yıl bir aydır. Burada 5 yılın altında olduğu için istinafta kesinleşiyordu. Şimdi buna Yargıtay da temiz yol açıldı. Bununla beraber kesinleşip infaza dönüşen dosyalar infazının durdurulmasıyla beraber Yargıtay’a temiz yolu açılmış oldu. Gündemde olan şuan en önemli husus nafakadır. 2’nci yargı paketinde nafakaya ilişkin düzenlemeler yapılacağı söyleniyor. Ailenin korunmasına ilişkin neler yapılabilir bu konuda da çok eleştiriler var. Bunların daha geniş çaplı değerlendirilmesi gerekiyor. Yeni çıkacak paketlerde infaz kanunun da yeni düzenlemelerin olacağı söyleniyor.

BAZI BARO BAŞKANLARININ METİN FEYZİOĞLU’NA GÖSTERMİŞ OLDUĞU TEPKİLER VAR. BUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Metin Feyzioğlu’nun, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık yaptığı dönemde karşılıklı yaşadığı sıkıntılar vardı. Daha çok aslında bir çekişme, zıtlaşma vardı. Metin Feyzioğlu Baronun menfaatlerine göre hareket ettiği için Cumhurbaşkanıyla da şuanda karşılıklı istişare devam ediyor. Feyzioğlu konuşmasında Barolar Birliği Başkanı olarak temsil ettiğim kurumun menfaatleri ne ise ona göre hareket etmek zorundayım şeklinde dile getirdi. Bakış açısı doğrudur. Çünkü sonuç olarak yeni kanunlar çıkacak, yargı reformuna ilişkin paketler çıkacak, Barolar Birliğinin de bu noktada kanun çıkmasında ki en öncü kuruluşlarından birisidir, görüş alınması lazımdır. Sadece kanun çıkartmak aksaklıkları gidermiyor. Çıkarttıktan sonra pratikteki kanunun ne kadar değer göreceği çok önemlidir. Bu konuda Avukat, Hakim ve Savcı’nın konumu önemlidir. Çünkü pratiği onlar uyguluyor. Bu noktada Metin Feyzioğlu’nun düzenlemelere dahil olması çok önemliydi. Tepki gösteren Baro Başkanlarının yaklaşımlarını siyasi olarak değerlendiriyor ve sıcak bakmıyoruz. Diğer Baro başkanları söylemlerinde şunu dile getiriyor. Geçmiş dönemde AK Partinin yapmış olduğu yanlışları dile getirerek Metin Feyzioğlu’nu eleştiriyorlar. Reform paketinde şu yanlış deyip ortaya konulan bir şey yok.

AVUKATLARI İLGİLENDİREN EN ÖNEMLİ MADDE HANGİSİDİR?

Avukatlara yönelik yeşil pasaport çıkartılmasıdır. Bizim bu noktada beklentilerimiz vardı. Bir de özellikle bizim içinde kırmızı nokta olan yani sınav. Sistemin iyileştirilmesi noktasında ilk talebimiz fakültelerdeki kontenjan sayısının düşürülmesiydi. Kontenjanın düşürülmesi de zor olduğu için mesleki sınav konulması talep edilmişti.  Sınavın olması sektöre ayrı bir değer katacaktır.

YARGIYA GÜVEN VAR MIDIR?

 Yargıya güven şu aşama itibariyle yoktur. Bu güvenin aşılması için bu tür reformlara ihtiyaç vardır. Yargıya güvenin azalmasının bir nedeni aynı suçlarda farklı cezaların verilmesiydi. Bu ciddi anlamda güvenin sarsılmasına yol açıyor. Diğer aşama da şöyle, genç Hakimlerimizin, Savcılarımızın vermiş olduğu bazı teknik hatalar ne yazık ki güven noktasında sıkıntı oluşturuyor. Girdiğimiz bir duruşmada Hakim, stajyer hakimlere ‘ ne olursa olsun verdiğiniz karardan dönmeyiniz, iyi de olsa kötü de olsa kararlarınızdan dönmeyiniz’ dedi. Siz orada kararınızdan dönüp bir ek karar oluşturduğunuzda vatandaşların hakime olan güveni azalıyor demişti.

Son olarak Nafaka konusunda 1 ay evli kalmış sonra ayrılmış çiftlerde direkt ömür boyu nafaka ödeniyor. Bence bu noktada süre sınırı konulması lazımdır. Nafaka ilk başta tedbir nafakası sonrasında yoksulluk nafakasıdır. Bir bayanı yoksulluğa düşüreceği baz alınırsa, yoksulluğunun ne zamana kadar giderileceği düşünülmeli ve ona göre bir süre sınırlanması konmalıdır. Önerimiz ise evli kalınan süre kadar nafaka. Bir çift 15 yıl evli kalıp boşanmış ise ona 15 yıl nafaka ödenme süresi konulabilir.

Türk medeni kanununun esas amacı şudur. Evlilik birliğinin devamını sağlamak, korumaktır. Ama Türk Medeni Kanunu ile Türk Ceza Kanunu çelişmektedir. Türk Ceza kanununda ki hükme göre eşe karşı ve çocuğa karşı yapılan şiddet, yaralama, hakaret kamu davasıdır. Mesela bir baba oğlunun yapmış olduğu bir eylem sinirlenip diyelim ki bir tokat attı. Bu gibi ufak yaralanmalarda şikayete bağlıdır. Ama çocuğa ve eşe karşı kamu davasına dönüyor. Akabinde çocuk ben babamdan şikayetçi değilim, babamla biz barıştık dediği halde kamu davası olduğu için ceza veriyor. Diğer türlü eşe yapılan eylemlerde kadının beyanının esas alınması iki eşin birleşmesi imkansız hale geliyor. Çünkü Asliye Ceza mahkemelerinde eş yargılanıyor, ceza alıyor ve ceza bittikten sonra eve dönmesi imkansız hale geliyor. Bu durumda Türk Ceza kanunun uygulaması Türk Medeni kanununun evlilik birliğinin devamına aykırı düşüyor. Bunun şikayete bağlı şekilde değiştirilmesi önem arz etmektedir. Bizim gelenek ve göreneklerimiz doğrultusunda çalışma yapılması gereklidir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.