AK Parti ile çok sevindik çok rahatladık

AK Parti Kahramanmaraş Kurucu İl Başkanı Rıfat Bülbül, AK Partiyi 80 yıllık mahrumiyet, mağlubiyet, mağduriyet ve mazlumiyet dönemini sora erdirerek iktidar olan parti olarak değerlendirdi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 16 Aralık 2019 10:11
AK Parti ile çok sevindik çok rahatladık

AK Partiyi 80 yıllık mahrumiyet, mağlubiyet, mağduriyet ve mazlumiyet dönemini sora erdirerek iktidar olan parti olarak değerlendiren AK Parti Kahramanmaraş Kurucu İl Başkanı Rıfat Bülbül; “20 yıl önce AK Partinin kurulduğu dönemdeki teşkilata vücut veren insanların anlayışları ile bugün parti teşkilatında görev alanların anlayışları ile bir olamaz” dedi.

Gazetemize özel açıklamalarda bulunan AK Parti Kahramanmaraş Kurucu İl Başkanı Rıfat Bülbül, ‘kıymetini bilmeliyiz’ dediği AK Parti’den şu sözler ile bahsetti; “AK Parti; 80 yıllık mahrumiyet, mağlubiyet, mağduriyet ve mazlumiyet dönemlerimizi sona erdirerek iktidar olan bir partidir. Bilhassa 28 Şubat ve sonrasında yaşadığımız acılar o zaman çok tazeydi.  2002 yılında yapılan genel seçimde % 34 oyla % 65’ten daha fazla milletvekili kazanarak Türkiye’nin yönetimini meclisiyle, hükümetiyle, bürokrasisi ve 2007 yılında da Cumhurbaşkanlığıyla teslim aldı. Türkiye’de bir dönem kapandı, yeni bir dönem başladı. 2002 ve öncesi yıllarda bu durumu rüyamızda görsek inanamazdık. Çok sevindik, çok rahatladık.  2003 yılında başlayan AK Partili dönemde Türkiye’nin milli geliri üç kart arttı, refah geniş kitlelere yayıldı. İMF’ye bağlılık ve mahkûmiyet sona erdirildi.  Yurdun her tarafı şantiyeye döndü, birçok sektörde devrim çapında reformlar yapıldı. Sağlık hizmetleri herkesin parasız, kolayca ulaşabileceği bir duruma getirildi. Ülke bölünmüş yollar ve otoyollar ile donatıldı. Hava alanları hava limanlarına dönüştürüldü; sayıları artırıldı.  Hava yolu,   halkın yolu haline geldi. Denizlerin altından geçen yollar inşa edildi.  Marmaray ve Avrasya tünelleri gibi...  Engelliler ve onlara bakan kişilere maaşlar bağlandı. Sosyal güvenlik bir çatı altında toplandı. Devlet yeniden yapılandırıldı. Adeta bir Perestroyka ve Glasnost, yani yeniden yapılanma ve açıklık süreci yaşandı.   Bunlar Türkiye sevdası olmadan yapılacak icraatlar değildir. Kıymetini bilmeliyiz”

AŞKLA, ŞEVKLE, GECE GÜNDÜZ DEMEDEN ÇALIŞTI

AK Partinin gece gündüz demeden çalıştığını söyleyen Bülbül, bu çalışmaları yıkmak için birçok karşı ateş yakıldığını söyledi. Bülbül; “Statüko, yani kurulu düzen eski alışkanlıklarından vaz geçmedi. Yüzde 50 oyla iktidar olan AK Parti’ye iktidardayken kapatma davası açıldı. Kıl payı, hazine yardımının kesilmesi cezası ile kapatılmaktan kurtuldu.  Cumhurbaşkanlığı seçimi 367 garabeti ile engellendi.  Recep Tayyip Erdoğan’a sayısız başarısız suikast girişimi oldu. En sonunda da başarısız 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandı. Ak Parti son yapılan seçimlerde aldığı oylara göre Türkiye’nin en büyük ve en güçlü halk desteğine sahip olan partisidir. “ Serbest parti rekabeti ve dürüst seçimlerin bulunduğu bir sistemde, herhangi bir partini  %90’lar bir yana, % 70 düzeyinde destek almasına hiçbir ülkede tanık olunmamıştır. Üst üste üç kereden fazla seçim kazan partiye de ( Japonya gibi bir iki örnek dışında) rastlanmaz. Halkın çıkarlarını en bilimsel ve doğru şekilde tespit eden liderler de çıksa, ülkeyi melekler de yönetse başka türlü olmaz. Çünkü siyasi eğilimleri bölmek,  serbest parti sisteminin yapısal özelliğidir. “  ( S.Nişanyan. Yanlış Cumhuriyet. s.151 ) Ak Parti dünyada benzeri olmayan, ard arda kazanılmış seçim başarılarına sahip oldu. 17 yıldan bu yana kesintisiz iktidardadır.   Bu iktidar dönemi devlet hayatı için  uzun sayılmaz ise de, partiler yönünden hayli uzun bir sürredir. İnsanların hafızası  nisyan ile malüldür. Değişim hayatın temel kanunlarındandır. Siyasi partiler de yaşlanır, yıpranır, yorulur.  İnsanlar, zamanla iktidarların yaptıklarından çok yapamadıklarına dikkat kesilirler. Türkiye açık bir toplumdur. Demokrasi kurum ve kuralları ile tam ve kamil manada olmasa da işlemektedir. Yazılı ve görüntülü medya yanında Sosyal medya olgusu yaygın şekilde kullanılmaktadır. İşsizlik, terör, ekonomik sıkıntılar Türkiye’nin her zaman önde gelen temel ana sorunlarıdır. Demokrasilerde iktidarlar muhalefetteki partiler tarafından denetlenir ve eleştirilirler. Muhalefet demokrasini olmazsa olmazlarından, en önemlisidir.   İktidarların muhalefet tarafından eleştirilmesi tabidir. Türkiye zor bir ülkedir. Ak Parti’nin dünüyle bugününü değerlendirdiğimizde köprülerin altından çok sular aktığını, seçmen sosyolojisinin değiştiğine,  sağ sol kavramlarının anlamının yitirdiğine,  bilhassa 18 – 40 yaş seçmen grubunun, kadın ve gençler ağırlıkta olmak üzere davranış ve tercih kalıplarının değiştiğine şahit oluyoruz. Toplumun  % 65 sağ,  % 35 sol, sosyal demokrat, HDP diye ikiye ayrılması geçmişte kaldı. Bu sebeple, dünü olduğu gibi devam ettirmek hayatın oluş ve akışına aykırıdır. Ak Parti zaman içinde değişerek devam etmek ilkesine uydu.  Pek tabii kuruluş günü ile bu günü arasında olumlu- olumsuz bir çok farklılıklar vardır.   “ DÜN DÜNDÜR,  BUGÜN BU GÜNDÜR”. Her şeyde olduğu gibi siyasetin değişen şartlara göre yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.

SİYASETE GÜVEN VAR MI?

‘Siyasete güven var mı?’ sorusunu yanıtlayan Bülbül; “Her kuruma olduğu gibi, siyasete de şüphe ile bakan, güven duymayan bir kesim her zaman olagelmiştir. Bunun vüs’at ve derecesi önemlidir.  Siyasete ve yönetime güven olmayan ülke ve toplumlarda tepki ve protesto hareketleri görülür. Ülkemizde toplumu ve yönetimi rahatsız edecek boyutta toplumsal tepki hareketleri yaşanmamaktadır. Serbest seçimler dürüst ve sakin bir şekilde yapılıyor. Seçimlere katılım oranı birçok gelişmiş ülkedeki oranlardan yüksektir. Seçimler siyasi partiler için toplumun güvenoyu mesabesindedir. Buna rağmen siyasete güven duymayanlar, seçimleri boykot edenler her zaman vardır. Ama oranları ciddiye alınacak kadar değildir. Bu zümre en kolay şekilde siyasetçiyi eleştirir. Medya ve sosyal medyayı kullandıkları için sayılarından daha çok sesleri çıkar. Haklı oldukları hususlarda eleştirileri dikkate almak yöneticilerin görevidir” dedi.

SİYASİ PARTİLER HAYATIN KANUNLARINA TABİDİR

Siyasi partileri demokrasinin vazgeçilmezleri olarak değerlendiren Bülbül; “ Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.  Siyasetin en önemli vasıtalarıdır. Toplum gibi siyasi partiler de hayatın kanunlarına tabidir. Yorulur, yaşlanır, yıpranır. Doğar, doğurur ve ölür. Siyaset mezarlığı yakın tarihin güçlü partileri ile doludur. Nasıl Fazilet Partisi içinden Erdemliler, yenilikçiler ve karşısındakiler diye Milli Görüş siyasi geleneğinden AK PARTİ doğdu ise,  Ak Parti içinden de yeni partilerin doğması, çıkması siyaset kurumunun tabiatına aykırı değildir. Parti kuran kişiler, biyolojik ve zihinsel hayatlarının en olgun dönemindedirler.  AK Parti’nin başarılı olduğu ilk ve orta dönemlerinde A Takımını teşkil eden şahsiyetlerdir. Dış İşleri Bakanlığı, danışmanlık, başbakan yardımcılığı ve başbakanlık yapmış siyasetçilere bir tarafta otur,  sesini çıkartma diyemezsin.  “Üç dönem “  yasağı veya başka sebeplerle siyaset dışında kalmayı kabullenip, elleri, kolları, dilleri bağlı olarak bir köşede oturup dinlenmeyi kabul edemezler. Hubb-i  cah,( yer, mevki, rütbe ) hubb-i  makam, hubb-i  riyaset ( baş olma duygusu)  çok kuvvetli bir hissiyattır.  Siyasetnamelerde beşeri şehvetten 400 kat güçlü olduğu, SIDDIKİYET MAKAMINA eren kişilerde zail olabileceği yazılıdır.  Siyasi liderler  bu hakikati daima göz önünde tutmak zorundadırlar.  Aktif olarak birlikte ülkeyi yönetirken bakan ve milletvekillerini idare etmek en kolayıdır. En zor olanı da dışladığınız, veya kendisini dışlanmış sayanların yönetilmesidir. Ak Parti bu bağlamda acaba hata mı yaptı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ben realist bir kişiliğe sahibim.  Yeni partiler kurulmasına gönlüm razı olmasa da  kurulacak partileri siyaset dünyasının  bir realitesi  olarak görüyorum” sözlerine yer verdi.

AK PARTİ HALA EN GÜÇLÜ PARTİ

Rüzgarın AK Partinin karşısından estiğini vurgulayan Bülbül; “AK Parti hala Türkiye’nin en büyük ve en güçlü partisidir. AK Parti, ülke çapında çalışkan ve dinamik teşkilatlara sahiptir. Türkiye’nin her bölgesinden oy alan ve milletvekili çıkartan tek partidir. 17 yıllık iktidarı sebebiyle AK Parti’ye oy veren seçmenlerde METAL YORGUNLUĞU meydana geldiği söylenebilir.  AK Parti’ye oy veren seçmen kesimi de, Türk toplumu da CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNİ henüz tam manasiyle kabullenmiş değildir. Siyasi partilerin İTTİFAKLAR yaparak seçimlere girebilmesi 2015 yılından önceki seçmen tercih ve alışkanlıklarını değiştirmiştir. 17 yıldır döne döne her seçimde AK Parti amblemi altına mühür basan seçmende bir miktar yılgınlık oluşmuştur. 4-5 yıl öncesine kadar rüzgar AK Parti’nin arkasından esiyordu. Şimdi arkadan esmediği gibi hafif hafif önden esiyor gibi bir durum söz konusudur. AK Parti’nin konuşlandığı siyasi zemindeki fay hatlarında ENERJİ BİRİKTİĞİNİ söyleyebiliriz. Bunun 07 Haziran 2015 seçimlerinde ÖNCÜ SARSINTIYA dönüştüğünü görerek yaşadık. Kasım 2015 de yapılan seçimde %49.5  oy alınarak  Ak Parti eski gücüne kavuştu.  Ama mahalli seçimlerde öncü sarsıntılar devam etti.  İstanbul, Ankara,  Antalya gibi metropoller az farkla da olsa kaybedildi. Hele İstanbul seçimlerinin yenilenmesi sonucu,   oylarda bu defa HEYALANA benzer,   blok halinde kaymalar oldu.  Ak Parti’den kalkan 400.000 oy millet İttifakı adayının hanesine yazıldı. Ama AK Parti her hangi bir parti değildir. Partiyi aşan, partiden fazla mana ve değer ifade eden, Türkiye’nin ve Türk toplumunun talihini önemli ölçüde değiştiren bir siyasi kuruluştur. Derdimiz, davamız ve geçmişten geleceğe benliğimizi aşan bir idealimiz yoksa Ak Parti’nin kıymetini takdir edemeyiz.  AK Partinin devr-i iktidarında,  “ öz yurdumuzda parya “   potansiyel suçlu,  çok sevdiğimiz ülkemizin zencisi olmaktan kurtulduk,  göğsümüzü gere gere  bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak yaşamaya başladık. Baskı ve rejimin takıntılarından kaynaklanan zulümler sona erdi.    AK Parti, 80 yıllık hayal ve hasretimizi gerçeğe dönüştürdü.   Bazı şeylerin değeri varlığı ile değil, yokluğu ile anlaşılır. Para ve mal gibi…. Cebinizde para olduğu müddetçe paranın kıymeti pek bilinmez. Olmadığı zaman o para on katı bir değer ifade etmeye başlar. Şimdi vatandaşlarımızın bir kısmı AK Partinin kadir ve kıymetini bilmemezlik yapıyor. . Maazallah! AK Parti iktidardan bir inse ve başka partiler Türkiye’yi yönetmeye başsa, AK Partiyi çok ararız. AK Parti kaybederse büyük ölçüde Türkiye de kaybeder. AK Parti’ye iktidarda nice başarılı ve hayırlı yıllar diliyorum” dedi.

TOPLUMUN REFAH SEVİYESİ ARTTI

AK Parti döneminde toplumun refah seviyesinin yükseldiğini söyleyen Bülbül, tepki gösterenlerin insafı elden bırakmamaları gerektiğinin altını çizdi. Bülbül, açıklamasında; “AK Parti döneminde milli gelir üç katı arttı. 70 küsur yaşındayım. Türkiye’nin Ak Parti iktidarları ile nereden nereye geldiğini çok iyi biliyorum.  Toplum zengin oldu, refah ve rahata kavuştu ve buna alıştı.  TANSU ÇİLLER 90’lı yıllarda VATANDAŞA iki anahtar VAADİNDE BULUNUYORDU. Anahtarların biri mesken, diğeri otomobili işaret ediyordu.  Vaad olarak kaldı. Gerçekleşmedi. On yıllardan bu yana her evin önünde en az iki veya üç otomobil var. Biri aile reisinin, biri hanımefendinin, üçüncüsü var ise bekar olan kız veya delikanlıya ait olmak üzere… Büyük çoğunluk konforlu, doğal gazlı apartman dairelerinde oturuyor.  İnsanlarımız seyahatlerini bölünmüş yolları veya oto yolları kullanarak yapıyor. Hava yolu ile seyahat seçkinlerin imtiyazı olmaktan çıktı. Yılda Türkiye nüfusunun bir buçuk katından fazla kişi uçakla seyahat etmektedir. Fakirlik yok mu derseniz elbette vardır derim. En zengin ve gelişmiş ülkelerde karton kutularda yatan, işi gücü olmayan yoksullar vardır. Türkiye’deki yoksulların durumu 17 yıl öncesine göre, göreceli olarak hayli iyileşmiştir. Zenginleştik refaha ve rahata kavuştuk. Zenginleşen, öğretim seviyesi yükselen insanları tatmin etmek zordur. Hiçbir vatandaş sosyal ve ekonomik durumunun hafif bir şekilde olsa da sarsılmasına, geriye gitmesine razı olmaz. Hemen şikayete başlar. Oysa atalarımız AK AKÇE KARA GÜN İÇİN demişlerdir. Ayın yarısı aydınlık, yarısı karanlıktır. İyi ve güzel günlerde,   gelecek kötü ve olumsuz günleri düşünüp hazırlıklı olmak lazımdır. Bu hem sade vatandaş, hem de iş adamları ve ticaret erbabı için böyledir. Vatandaşların ekonomik sebeplere dayalı olarak gösterdikleri tepkileri yadırgamıyorum.  Vatandaşlarımızın bu konuda tepki gösterirken insafı elden bırakmamalarını temenni ediyorum” sözlerinin altını çizdi.

20 YIL ÖNCESİ İLE AYNI OLAMAZ

Teşkilat yapısının 20 yıl öncesi ile aynı olmadığını vurgulayan Bülbül; “AK Parti kitle partisi olarak kuruldu. Bolu’daki parti kuruluş hazırlık toplantısında hazır bulundum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a;  ‘bu parti de öncekiler gibi dava partisi mi olacak?’ diye sordum. Cevaben: “İlkeleri olan bir parti olacak” dedi. Oylar sayılır, tartılmaz. En cahil adamın oyuyla en alim adamın oyu sandıkta eşittir. Büyük kitlenin oyunu alabilmek için ortalama vatandaşın kültür ve algı seviyesini göz önüne almak gerekirdi, öyle de oldu. 20 yıl önce AK Partinin kurulduğu dönemdeki teşkilata vücut veren insanların anlayışları ile bugün parti teşkilatında görev alanların anlayışları ile bir olamaz. Zamanın ruhu bunu gerektiriyor. Akıllı telefon, internet ve sosyal medya kullanıcısı olan yeni neslin düşünce ve davranış kalıpları, hayata bakışları elbette ayrı olacaktır. Teşkilatlara bu gözle bakmak gerekir” ifadelerini kullandı. 

HERŞEY DEVLETTEN BEKLENMEMELİ

Yeni nesile tavsiyelerde bulunan Bülbül, açıklamasında; “Her şeyi devletten ve hükümetten beklemesinler.  Kendi benliklerini aşan yüksek duygu ve ideallere sahip olsunlar.  Bencil olmasınlar. Ellerinde olan nimetlerin kıymetini bilsinler. Nankör olmasınlar. Kabiliyetlerini, bilgi ve kültürlerini geliştirsinler. Önce iyi – salih insan olsunlar. Daha sonra ne olacaklarsa bu temelde olmaya çalışsınlar. İnsanları sevsinler. İnsanın ve kainatın varoluş hikmeti konusunda kafa yorup muhasebe yapsınlar. Her şeyin dünyada başlayıp dünyada bitmediğini akıldan çıkartsınlar.  Hayatı, akl-ı selim ve kalb-i selim ( gönül ) ile anlamlandırarak yaşasınlar” dedi.

Bülbül, açıklamalarının devamında teşkilat mensuplarına şunları söyledi; “Teşkilat mensupları gördüğüm kadarıyla görevlerini yapıyor. Bir metal yorgunluğundan bahsediyorlar. Metal yorgunluğu temsili makamlara seçimle gelen zatlar ile teşkilatta görev yapanlarda yoktur. Metal yorgunluğu varsa seçmenlerdedir. Seçmen sosyolojisi değişmiştir. AK Parti seçimlerde, 18 - 40 yaşındaki gruptan oy alırken zorlanmaktadır. Meyveli ağacı taşlayan çoğalmıştır. AK Parti aleyhine konuşmak bazı çevrelerde prim yapmaya başlamıştır. İyi Parti, teşkilatlanmayı tamamlamakla uğraştı. Hiç sahaya inmeden 5.000.000 oy aldık diyor. Bu oyun çoğu Ak Parti’den gitmiştir. Seçmende böyle bir gevşeme var. AK Partinin tüm bunları görerek topluma yepyeni mesajlar vermesi gerekir. Türkiye’de Bahçeli’nin Milliyetçi Partisi gibi ikinci bir patiye ihtiyaç yoktur. MHP’den ayrılanlar dahi milliyetçi formatta parti kurmadı. Kurulan parti içerisinde milliyetçiler de var, liberaller de var. Her çeşit insan var. Bahçeli’nin Milliyetçi Hareket Partisinin söylemlerini benimsemek, tekrarlamak AK Partiye kazandırmıyor. Cumhur İttifakı partinin kuruluşundan bu yana gelen kimliğini koruyarak devam etmelidir. AK Parti‘nin nerede hata yaptık diye kendisiyle yüzleşmesine ihtiyaç var. Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan her konuşmasından DAVA diyor.  Sokaktaki insanın bizim anladığımız manada derdi davası yok. Büyük çoğunluğun dünyalık çıkarları var. Sık sık DAVA’ya vurgu yapılmasının siyaseten bir getirisi olmayacağı kanaatindeyim. Böyle derken dava sahibi olmayı küçümsediğim, önemsemediğim anlaşılmasın. Ben şahsen derdi, davası, kendini aşan, ülkesini, cihanı ve bütün insanları kapsayan davası olmayan kişiye adam demem. Derdi ve davası olan fert mübarektir. Eli ayağı öpülecek insandır. Ama siyaset yaparken, öne çıkarılan bu söylemin ne kadar prim yaptığı veya yapmadığı gözetilmelidir. Rahata, refaha, zenginliğe kavuşan insanların davası olmaz. İstisnalar saklıdır. Sıkıştırılan ve mağdur ve mazlum durumuna düşürülen insanların davası olur. Biz siyaset tezgahımızı sokaktaki insana göre kuracağız. Davası olmayan adama davadan söz edersek onlar bizden kaçar”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.