Beyza Nur Aydoğan

Beyza Nur Aydoğan

Mehmet Akif’in Davası

Yaklaşan her mart ayında kalpleri kuşatan hüzün…12 Mart “İstiklal Marşı’mızın” kabulü. Milli ve manevi değerlerine sımsıkı sarılan, bundan katiyyen ödün vermeyen Asım’ın neslinin ilk temsilcisi geliyor akla! Mehmet Akif…

      Kalbi iman dolu. İnancı öylesine sağlam. Vatan ve millet sevgisi öylesine kuvvetli ki aşk dolu, sevgi dolu, vefa dolu… “Vefa” diyor! “Vatana vefa… Din gibidir. Aksi kabul edilemez” Ve vefa; dost ikliminde yetişen bir gül bahçesi, faziletlere erdiren yüce duygu. İşte o son gül, işte fazilete eren,  kalbî ve ruhî hayatı vefayla geçen büyük üstad.. Ye’sini şöyle dile getirir:

   “Vefa yok, ahde hürmet hiç, emânet lafzı bî medlûl;

     Yalan râyiç, hiyânet, mültezem her yerde, hak meçhul!”

     O savaş döneminde dahi vatana olan aşkını, vefasını kaybetmemiş, İstiklal harbinde askerlere destek olmuştur. Dava adamı! Cihad ruhunu aşılamış, illa hürriyet demiştir. İstiklal ve hürriyetimizin sembolü olan bayrak ve vatan sevgisini milli marşımızda etkili bir şekilde işlemiş ve “Hürriyet”i uğruna savaşılması gereken  yüce bir değer olarak görmüştür. Hani Kastamonu’da vaaz verirken “Milletler topla, tüfekle, zırhla yıkılmaz! Milletler ancak arasındaki bağ çözüldüğünde, herkes kendi derdine, havasına, menfaatine düştüğünde yıkılır!” diyerek vatan sevgisini, davasını ne de güzel dile getirmişti.

     Çocukluğundan beri aldığı dini terbiyeyi hayatının her alanında görmek mümkündür. İslam’ın son kalesi olan Anadolu’nun kurtulması için son asker Mehmet Akif  mücadele etmiş, kalbi vatan aşkıyla dolu halde Türk milletinin bekası için savaşmıştır. Geleceğe dair ümidi hiçbir zaman sönmemiştir. Bu yüce ümidine Asım’ın nesli demiştir. Devam edecek bu nesil. Türklerin manevi liderliğinde İslam milletleri uyanacak! Ve:

   “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz.

    Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!

    Kapkaranlıkken bütün âfakı insaniyyetin

      Nur olup fışkırmışız tâ sinesinde zulmetin!..” mısralarıyla sağlamlaştırmış İslam’ın ve milliyetin ayakta kalan kalesini..

       Asım’lar uyanacak mı? Alacak mı şanlı bayrağını eline? Dava adamları çıkacak mı meydana? “Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakındır” bu silkeleniş.. İslam’ın bayrağı dalgalanmayı bekliyor. Şanlı neslin uyanmasını bekliyor. Coşkuyla karşılanmayı bekliyor. Toz, toprak, dağ, bayır hasret Akif’lere… Vatan hasret, millet hasret yiğitlere. Uyanın ey Müslümanlar! Topraklarımızın üstünde düşmanlar yürüyor.. Akif ümidini kaybetmemiş, bak ne diyor:

     “Asım’ın nesli diyordum ya… Nesilmiş gerçek;

       İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek!!”

        Ey Mehmet Akif! Bizde kaybetmedik ümidimizi. Ey Dava Adamı! Senin davan çok şanlı ve şerefli bir dava. Ama yükü çok ağır. Sen taşıdın o davayı. Şiirlerinle seslendin genç nesle. “Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakkın” dedin. Bu davanın yükünü siz de sırtlayın dedin. Sana ağır gelmedi bu dava ama destek lazımdı yüce davaya. Alsak davamızı elimize, olsak sana destek; lakin elimiz yanacak gibi. Sırtımız sanki kaldıramayacak gibi bu davayı.. Kalplerimiz de korku hâkim. Senin kalbin iman ve dava aşkıyla doluyken…

        Kaybetmiyor inancını Akif! Kaybetmiyor ümidini! Korku dolu kalplerin yerini alacak dava aşkı! İnanıyor buna. Yıllar geçse de Akif’in üstünden kulaklarda çınlıyor, dillerden düşmüyor davası. Her sene hatırlatıyor bize o harbi, İstiklali…

      “Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor.

        Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor.”

        İşte! İşte bir dava ancak böylesine şerefli, böylesine şanlı ve bir vatan, millet sevgisi ancak böylesine dile getirildi.. Bir tek Akif kuşanırdı zırhlı sözlerini.. Bu topraklarda hak ve hakikatin kısılamayan sesi, bükülemeyen bileği ve geleceğe ümitle bakan dava adamı, milletin kahramanı, Asım’ın neslinin müdavimi. Yüreklerden fışkıran sözlerle, hasretle, bir silkelenişle:

      “Sahipsiz olan memleketin batması haktır.

        Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır..” nidalarıyla genç nesle sesleniş.. Yarına uzanan el…

        İşte bu mısraların gücüyle birleşen, bu dava ruhuyla hareket eden fertler vatanlarının gerçek ve tek sahipleridir.

Bize vatanın, milletin önemini aşılayan, ona sımsıkı sarılmamızı, uğruna canımızı feda etmemiz gerektiğini vurgulayan yüce insan!

Şanlı ve şerefli davanın kalbi millet, İslam sevgisiyle dolu, vatanına aşık üstad! Asım’ın  neslinin savunucusu. Mehmet Akif Ersoy…

Önceki ve Sonraki Yazılar