Hüseyin Yılmaz

Hüseyin Yılmaz

Hayat Bir Tebük’tür: Çağırır, Beklemez

Ey kalbi diriliş arayan insan…
Bugün sahip olduğun güç, imkan ve zaman; belki yarın sende olmayacak.
Erteleme! Çünkü her “yarın” bir “keşke”ye dönüşebilir.
Hazırlığını yap, niyetini eyleme dök, çünkü hayat bir Tebük’tür: çağırır, beklemez.

Kab bin Malik (r.a.), Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) katıldığı tüm gazalara iştirak ettiğini, ancak Tebük Seferi’nden geri kaldığını anlatır. O dönemde hem maddi hem bedeni olarak savaşa katılabilecek durumdaydı. Tebük Seferinin mevsimi sıcak ve meyvelerin olgunlaştığı, gölgelerin arandığı bir zamandı. Müslümanlar hazırlıklarını yaparken Kab bin Malik her gün niyet edip hiçbir hazırlık yapmadan evine dönerdi. “Yarın başlarım” diyerek erteledi. Sonunda ordu yola çıktı, o ise hâlâ hazırlık yapmamıştı. “Yetişirim” diye düşündü ama bir türlü harekete geçemedi. Sonunda seferden mahrum kaldı ve “Keşke gitmiş olsaydım” diyerek derin bir pişmanlık yaşadı.

Allah’ım, sen bize hikmeti öğret…
Çünkü hikmet, bilginin değil; bilincin adıdır.
Ve hikmetli insan, zamanın kıymetini bilir; çağrıyı duyar, ertelemez.

Efendimiz (s.a.v.) Ensar’a şöyle seslenmiştir:
“Allah’a yemin ederim ki, ey Medineliler! İnsanlar arasında en çok sevdiğim sizlersiniz.”
Çünkü onlar, medeniyet sahibi, merhametli, yumuşak huylu ve güzel ahlaklı insanlardı.
Medeniyet, sadece şehirler kurmak değil; gönüller inşa etmektir.
Merhamet, bu inşanın temel taşıdır; insanı incitmeden yaşamak, en büyük medeniyettir.
Faziletli insan, başkasının yükünü kendi yükü bilir; paylaşır, sabreder, affeder.
Güzel ahlak ise bu faziletin yüzüdür; sözde nezaket, davranışta adalet, kalpte şefkattir.
Bir toplumda merhamet varsa, orada huzur; güzel ahlak varsa, orada güven vardır.
Medeniyet, merhametle yoğrulmuş ahlakın toplumsal tezahürüdür.
Ve faziletli insanlar, bu medeniyetin sessiz mimarlarıdır.

Ensardan biri, “Ya Resulallah! Falanca kişiye verdiğiniz gibi bana da bir görev verir misiniz?” dediğinde, Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Benden sonra adam kayırmalar göreceksiniz. Sabredin. Bana kavuşacağınız yer Kevser havuzudur.”

Ve Kur’an şöyle seslenir:
“Onlar, kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile kardeşlerini kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr Suresi, 9)

Hendek Savaşı’nda Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Allah’tan başka ilah yoktur. O birdir. Ordusunu aziz kıldı, kuluna yardım etti, müttefikleri bozguna uğrattı. Güç ve kuvvet yalnızca Allah’tandır.”


La havle ve la kuvvete illa billah…
Günahlardan korunmak ve ibadetlere güç kazanmak ancak Allah’ın kudreti iledir.

Ve Bilal’in sesiyle yankılanır hakikat:
“Kalk ey Bilal! İlan et: Mümin olmayan cennete giremez.”
Çünkü iman, cennetin kapısıdır.
Ve Allah, bu dini günahkâr bir adamla da destekler.
Zahire değil, hikmete bakılır.

Son olarak bir dua yükselir:
Allah’ım! Filistin’in, Doğu Türkistan’ın, Gazze’nin atlarına ve adamlarına bereket ver.

Ve çağrıya kulak veren, Tebük’e geç kalmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.