Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Ey İslâm dünyâsı! Doğu Türkistanlılar katlediliyor sağır mısınız?

Ey İslâm dünyâsı, Türk dünyâsı! Doğu Türkistanlılar katlediliyor, nüfus yapısı değiştiriliyor, haberiniz yok mu? Zulme karşı duran “İslâm dünyâsı” var mı gerçekten? “İslâm dünyâsı” ne kadar geçersiz bir isim bugün. Birbirini etini yiyen zavallı Müslüman devletler!

2009’da Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi’de Müslüman Uygur Türkleri katledildiğinde Türkiye de dâhil İslâm dünyâsından resmî bir itiraz çıkmamıştı. İslâm devletleri kâfir Çin'i ticarî müttefik olarak görmeleri ve Çin'in sözde Filistin’in bağımsızlığı yönündeki ikiyüzlü politikasına çıkar amaçlı yaklaşarak Doğu Türkistanlıları görmezden gelip sağır kaldılar…

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Irak, İran, Suriye ve Körfez Arap devletçiklerinin hâfızlarında Doğu Türkistan Müslümanları diye bir varlık yok. Onlar için “yaşasın, saltanatlı ve petro-dolarlı iktidar!” 

Bu saydığım sözde devletlere (devlet kelimesinin asli mânasıyla uzaktan yakından bir alâkası yok bu bedevîlerin) zevk, şaşaa ve konfor peşinde koşan sözde Müslüman devlet idaresi demek züldür, Müslüman kelimesine hürmetsizliktir. Müslümanların katledilmesi, soykırıma uğraması karşısında kılını kıpırdatmadı bu devletler. Bosna soykırımında da böyle yapmışlardı.

Batılılar, yâni Haçlılar bin küsur yıldır zaten Türk adından nefret ederler. Umurlarında değil mazlum Uygur Türkleri. İnsan bile saymazlar. Çin büyük müşteridir… Birleşmiş milletler denilen sözde savunmacı topluluğa sorulduğunda üç maymunu oynuyor: “Duymadım, görmedim, haberim yok.” 

Ortadoğu Arap devletleri lânetli muktedirler güruhudur… Resûller Resûlü Hazret-i Peygamber Efendimiz’in “Veda Hutbesi” ne riayet etmeyen, ihânet eden ve dolayısıyla Onun (s.a.v.) şefaatine mazhar olamayacaktır bu güruh. Affedersiniz belden aşağı zevk peşinde, haz ve konfor içinde yüzen Arap muktedirlerinin Doğu Türkistan hakkında Çin kâfirine karşı tek cümleleri yoktur.

MAZLUM VE MAZRUR UYGUR TÜRKLERİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

Çin kâfirinin, ucuz iş gücünden yararlanmak için asimilasyon politikalarına kanlı bir şekilde devam etmesi İslâm devletlerinin yüreklerine dokunmuyor. Çin askerleri tarafından Uygur Türklerinin katledilmesine duyarsız İslâm devletlerinin tavrı utanç vericidir… Çin vahşetine dair bir tek sözleri olmadı hiçbir zaman. Zavallı İslâm devletleri!.. Çoğu sarı kâtil Amerikan peykidir… Doğu Türkistan’da yapılan soykırıma ses çıkartmayan başta Suudi Arabistan, Irak, İran, Mısır, Pakistan, Afganistan ve diğerleri olmak üzere bu zavallı devletlere İslâm birliği denilebilir mi?

Sanıyorum 2014 yılı Ramazan ayında orucun yasaklanmasıyla binlerce Uygur Türklerinin telin yürüyüşü yapmasının ardından birçok Uygur Türk’ü katledilmişti ve binlercesi de yaralanıp tutuklanmıştı. Söz de Müslüman olan Arap devlet muktedirleri bırakın bir “vay!” demeyi, o yaz Çin ve Amerikan mamulü klimalar altında sözde oruç tuttular, serin(!) “coca cola”larla iftar ettiler… Orda uzakta Doğu Türkistan’da Müslümanlar varmış yokmuş, katlediliyormuş ilgi duymadılar, kulak asmadılar, umurlarında bile olmadı…

Allah’ın da bir hesabı var. Elbet bir gün kendilerinin de başına gelecek. Çin ve Amerikan emperyalizmi bir gün petro-dolarla beslenen Suudi Arabistan’ı ve diğerlerini böyle bir soykırıma tâbi tutarsa diye düşünmek ne kadar acı!

TÜRK DÜNYÂSI DA DOĞU TÜRKİSTAN’A SAĞIR

 

Zavallı ve âciz, fikirsiz ve şuursuz İslâm dünyâsı gibi Türk dünyâsı da aynı atalet içinde… Uygur Türk kardeşlerini sıra sıra idam eden, yutmaya çalışan Çin’e karşı ses çıkarmayışları kahredici bir vaziyet… Çin’in artan askerî ve ekonomik gücü karşısında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan daha ne kadar Türk dünyâsı dediğimiz Türkî devletler de Doğu Türkistanlı kardeşlerinin acılarına bigâne kalmaktadırlar.

 

İslâm dünyâsı gibi Türk dünyâsının da, fikir adamlarından dinlediğimiz, kitaplar okuduğumuz vecdli tarihî, cesameti ve varlığından bir eser yok. İçimiz yanarak söylüyoruz; maalesef hâl ve gidişat böyle…

 

Bu nasıl bir dünyâ? Bir kardeş zulme uğruyor, diğer kardeş ise zâlimle yiyip içip, alışveriş ediyor… Ne kadar kahredici bir durum bu?

 

SEMERKAND DERGİSİ’NDEN ÖNEMLİ BİR YAZI:“DİN İSTİSMARININ İSTİSMARI”

                                                                                                                                  Semerkand Dergisi Ocak 2019 sayısında, Ali Yurtgezen hocanın “Din istismarının istismarı” başlıklı yazısı, son zamanlarda hayli gündemde olan içtimaî bir yaramıza parmak basıyor. Haddim değil tavsiye etmek. Fakat son derece ciddî bir mesele hâline gelen “din istismarı” mevzuunun arka plânın da ne var? Kimler “din istismarı” başlığı altında bu mevzuu kaşımaya çalışarak, kendi seküler hayatlarına meşruluk kazandırmaya çalışıyor? Dahası, “din istismarcıları” nı lenid amacına göre istismar ederek başka bir Türkiye’ye dönmek isteyenlerin niyet nedir?

 

 “Zan ve tahminlerle hüküm verilmez”, “Dinimi savunan bari Müslüman olsa”, “Değerlendirmenin değeri” ara başlıklarıyla bu mevzuun her karesine izah getiriliyor. Bu meseleyi doğru anlamak isteyenler için bu yazıyı haberdar etmeyi vazife addettim:

 

“Dinle diyanetle arası hoş olmayan belli çevrelerin her türlü İslâmî tavır ve telkini sadece zanna dayanarak istismar diye nitelemesi masum bir endişenin ifadesi gibi durmuyor. Siyasette, ticarette, eğitimde, basın yayında, kısaca hayatın her alanında İslâmî ölçülere ve hassasiyetlere uygun olana çağıran her gayreti itibarsızlaştırma çabasındadır.”

 

Bu sayıda Ali Yurtgezen hocanın “T. Ziya Ergunel” müstearıyla yazdığı gönüller şifa veren yine bir şerh yazısı var. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin “Can Ellerinden Gelmişem” adlı ilâhîsinin şerhi bu:

 

“Can ellerinden gelmişem, fâni mekânı neylerem / Ol mülke meylim salmışam, ben de bu cihanı neylerem/  Dünyâya geldim, gitmeye, ilm ile hilme yetmeye / Aşk ile ân seyretmeye, ben în ü âm neylerem…”

 

OKUYUCUSU VE YAZICISI ÇOĞALAN DERGİ: YOLDAKİ KALEMLER

 

Ruhumuza hoş gelmese de basılı yayından daha çok okunan internet dergiciliği içinde şirin ve güzel bir kültür, sanat ve edebiyat dergisi Yoldaki Kalemler’in okuyucusu ve yazıcısı çoğalmaktadır. Dergideki şair ve yazarların isminden anlıyoruz bunu. Kıdemlilerle yola yeni çıkanların bir arada olduğu bu şirin dergide ayrım yapmadan ve katı ilkeler uygulamadan edebî değeri olan herkesi sayfalarına misafir ediyor. Başarısı bundandır.

 

Anadolu insanının hikâyecisi şair Hasan Ejderha’nın sahipliği ve yayın müdürlüğünde çıkan bu güzel dergide Ocak 2019 itibariyle hayli şair ve yazar bir arada:

 

Memduh Atalay, Hasan Keklikçi, Fazlı Bayram, Enver Çapar, Ferhat Ağca, Yasin Mortaş, Ali Büyükçapar, Mehmet Mortaş, Tevfik Karadaş, Mehmet Raşit Küçükkürtül, Hidayet Bağcı, Sibel Kök, Mehmet Yaşar, Gün Sazak Göktürk, Nurcihan Kızmaz, Ufuk Türk, Şeyhşamil Ejderha, H. Ahmet Eralp, Murat Türkmenoğlu, Hilâl Ejderha, Hasan Bazı, Casım Çoban, Furkan Turna, Muhammet Nacaroğlu, Miraç Doğantekin, Mustafa Cihan Alliş, Melih Erdem, Alirıza Akkale, Rıdvan Tanır,  Mustafa Alper Taş, Ökkeş Alper Taşlıalan, Levent Nergiz, Meryem Savun,  Dilara Deveci, Gümüş Simya,  Gizem Aktürk, Ali Eren Nacar, Abdullah Çelik.

 

Şunu da belirtelim ki, son zamanlarda Hasan Keklikçi’nin hâtıra odaklı tahkiyeli anlatım türü yazıları dikkat çekmektedir. Dergide en çok dikkat çeken şairin Fazlı Bayram olduğunu görüyoruz. Ayrıca tasavvuf zeminli güzel denemeleriyle Hidayet Bağcı da sıkça yazanlardan.   

 

AYLIK HECE TAŞLARI ŞİİR DERGİSİ                                                           

 

Gelenekli hece ve âşık tarzı şiirinin yaşatıcısı Aylık Hece Taşları Şiir Dergisi Ocak 2019 / 47. sayısı okuyucu huzuruna çıktı. Gelenekli şiirin takipçisi şair Tayyib Atmaca’nın sahipliğini ve Yayın Müdürlüğünü yaptığı Hece Taşları Şiir Dergisi’nin bu sayısı Türk dünyasından şairlerin şiirlerinin yanında nesir ağırlıklı. “Zaman akar biz içinden geçeriz” başlıklı giriş yazısı hz. insan olduğumuzu hatırlatan icazlı ve anlamlı bir yazı… “Şiir ve gelenek üzerine konuşmalar / yirmi” başlığı altında Prof. Dr. Metin Özarslan’la yapılan röportaj Türk şiiri hakkında muhtevalı bir metin… Derginin bu sayısındaki isimler şöyle:

                                                                                                                                                      

Şenol Korkut, Prof. Dr. Metin Özarslan, Mehmet Özdemir, Nadir Ayazoğlu, Abdullah Gülcemal, Ferit Battal, Özgür Çoban, Cevat Akkanat, Erdal Noyan, Osman Fermanoğlu, Besti Berdeli, Mehmet Gözükara, İbrahim Baz, Ömer Ekinci Micingirt, Muhammet Muşşooğlu, Osman Aktaş, Yaşar Özden, Sabahattin Karadaş, Elvin Elizade, Durani Kocaga, İlhan Yardımcı(Kemâli), Yetik Ozan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.