Düşman Kardeşler

Yine ABD-İran meselesiyle konuyu açalım. Bu hassas konu 2020 yılının tümünü işgal edecek gibi görünüyor. Ancak korkarım ki İran eliyle ABD Ortadoğu coğrafyasına daha da yerleşecek. Bakın geçtiğimiz birkaç gün içinde neler oldu.

İran güya ABD üslerini vurdu ve birçok ABD askerini öldürdüğünü iddia etti. Ancak gerçeğin böyle olmadığı saatler içinde belli oldu. Öte yandan Ukrayna yolcu uçağı İran’da düştü ve ya bir takım iddialara göre düşürüldü. Bu konu da İran’ın uluslararası arenada başını ağrıtacağa benziyor. İran’ın misilleme gibi göstermeye çalıştığı saldırının bir blöften ibaret olduğu anlaşılınca soru işaretleri çoğalmaya başladı. Acaba İran ve ABD düşman kardeşler mi? Esas soru işte bu.

Birbirini besleyen dostluklar olduğu gibi birbirini besleyen düşmanlıklar da toplumları kontrol etmek ve birleştirmek için kullanılan bir devlet stratejisi. İran bunu yıllardır kullanıyor zannımca. Sefalet içinde yüzen toplumu bir dış düşmana karşı birlik içinde tutmak adına bir takım uluslararası manevralar yapıyor ve başarılı da oluyor. Süleymani’nin cenazesinde bir araya getirilen kalabalık bunun mesajı gibi duruyor. Devrim yıllarından bu güne içi boşaltılmış ve görüntüden ibaret kalmış –sözümona- İslami rejim, toplumdaki sosyal ve ahlaki çürümeyi kamufle etmek adına bu hamleleri yapıyor. Ancak mızrak çuvala artık sığmıyor. İşin şia veya sünni meselesinden daha ötede bir mevzu olduğundan bahsediyorum. İran rejiminin bu şekliyle devamının ABD açısından önemini vurgulamaya çalışıyorum. Süleymani gibi bir ismi öldürerek sünni dünyada sempati kazanıyor görünen ABD’nin ekmeğine yağ süren bir İran var ortada. Bunlar çok bilindik taktikler ama nedense İslam dünyası neredeyse iki yüz yıldır bu numaraları hep yutuyor.

Peki bundan sonra ne olur?

Uzunca bir dönem daha ABD-İran gerginliğiyle geçer ancak bunun uluslararası piyasalardaki ekonomik etkilerini de görürüz. Bu süreci oyun kurucu olan ABD doğal olarak daha iyi yöneteceği için, sürekli saldırgan bir üslup içinde olan İran sözcülerini ve buna karşılık teskin edici ama hamlelerini sinsice ve ortalığı karıştırıcı şekilde yapan ABD yönetimini göreceğiz.

Bu coğrafyada plan yapanlar, merhum Üstad Necip Fazıl’ın deyişiyle saf ve masum insanımızın bu saflığından sürekli istifade ettiler ve ediyorlar. Bu planlar hiç bitmiyor ve bitmesi de muhtemel görünmüyor.

Bu kavga görünümlü sinsi planın bize yansımalarını da yaşayıp göreceğiz. Türk dışişleri şu ana kadar oldukça temkinli ve hata yapmamak adına sessiz kalıyor. Cılız sesler çıksa da görünen olayla örtüşen derecede etkili değil. İnşaallah bu ateşin kıvılcımları bize sıçramaz. Zira bu kadar iş içinde bir de bununla uğraşmayalım.

Yüzümüze her güleni dost edinmeden önce temkinli davranırsak, her sakallıyı Müslüman zannetme zaafından kurtulursak, bize her haber getirenin haberini iyice araştırmadan konuşmaz ve yaymazsak, hakkı hak, batılı batıl bilmenin tek ölçütünün Allah’ın kitabı olduğunu unutmazsak, bu coğrafyada daha fazla masum ve saf Müslüman kanının akmasına mani olabilecek bir noktaya gelebiliriz.

Bunları yapmadığımız takdirde, aynı oyunlar, aynı planlar yüzyıllar da geçse ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilir ve biz her defasında aynı iştahla bunları yeriz, akabinde de karın ağrısından kıvranırız.

Dua ediyoruz ki, Allah bize gerçek dostlarımızı ve gerçek düşmanlarımızı göstersin.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.