Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Dekolte kadın Cumhuriyetin lâ-dinî devrimidir

Dekolte kadın Cumhuriyetin lâ-dinî devrimidir

 

Müslümanlıktan ve İslâmlaşmış Türklükten zerre kadar nasibi olmayan ve bâtıl bir ideoloji olan Kemalizm’i kendine putperest bir “din” olarak seçen ebleh bir gazeteci kadınlara seslenerek, “İnadına mini etek giyeceksiniz, inadına dekolte giyeceksiniz” diyerek Cumhuriyet ve Atatürkçü değerlere sahip çıkılması çağrısı yapmış.

 

Sodom ve Gomore mümessillerinin son çığlıklarıdır bu hezeyanlar! Kemalist Cumhuriyet eliyle Türkiye’ye ithal edilen dekolte hayatın savunucusu zümrenin hayvanî iniltileridir bu sözler! Avrupa’nın fuhşiyatını ve yozlaşmışlığını Türkiye’ye taşıyan devrimci Cumhuriyetin kelpleridir bunlar.

 

DEKOLTE KADIN ASRÎ CUMHURİYET KADINI DEMEKTİR

 

Kemalist Cumhuriyet dekolte kadının adını “asrî kadın” sıfatıyla yücelterek meşrulaştırmış ve “toplumsal kabuller” arasına sokmaya çalışmıştır. İlk başta “kamusal alan” da sadece başını açıp tayyör, yani ceket ve etekten oluşan takım elbise giyenlere asrî kadın denilirken kısa sürede bu kıyafetin dışına taşarak, kadının vücut hatları ve açıklığı kademe kademe öne çıkarılmıştır.

 

Asrî kadın sadece başını örtmeyen kadın değil, kollar, omuzlar, sırtın üst bölümüyle boyun ve göğüs bölümü açık olup vücut hatlarını belli eden kıyafetle dolaşandır. Asrî kelimesinin mânası hayli geniş ve Müslüman kültürüne yabancı. Batı tarzı zevk ve usullere yönelen, züppe, ahlâksız, asrın icaplarına uyan, modernleşenlere “asortik”, yani kılık ve kıyafeti züppeliğe kadar vardıran kişi denir. 

 

CUMHURİYETİN DEVRİMLERİ, YÂNİ CHP “YENİ TÜRK KADINININ” AFRODİTE BENZEMESİNİ İSTİYOR

 

Atatürkçü Cumhuriyet modernleşme ideolojisi olarak “Yeni Türk kadınını” putperest eski Yunan medeniyetinin tanrıçalarından Afrodit’e uyarlayarak “uygar ve çekici bir dişi” şeklinde tanzim etmiştir. Eski Yunan tanrıçası “Afrodit”ten hareketle “afrodisyak” kelimesi tam da tartışma mevzu olan dekolte kadını târif ediyor. Görüntüsü bakımından şehvet uyandıran ve cinsî cazibe oluşturan demektir. Dekolte kıyafetli kadın kötü niyetli olmasa da “afrodisyak” bir özelliğe sahip olmaktan dolayı ister istemez çevresindekileri olumsuz yönde tahrik edebiliyor.  

 

Modernleşme ideolojisi gereğince dekolte kadınların “yurt sathına” yayılması için Cumhuriyet balolarının devlet eliyle mecburi hâle getirildiği malûm. Şehir ve ilçelerin mülkî amirleri ve memurları, onların patronu CHP’nin reisleri ve Kemalist taifenin yaltakçısı zâdegân sınıfı hanımlarını dekolteleşerek Halk Evleri’nin balo salonlarına koştular.

 

Dekolte giyinmek, Cumhuriyet Devleti egemenlerinin safında görünmenin değişik bir yoluydu. Ardından, ilim ve irfan için değil de, Atatürkçü Cumhuriyetin ideolojisini anlatmak için kurulmuş olan üniversite ve askerî orduevlerinde mecburî kıyafeti olarak yasalaştı ve “kamusal alana” sokuldu.  Bin yıllık İslâm medeniyetimize “karanlık çağlar” diyen Kemalist Cumhuriyetçiler dekolte kadınları çoğaltmak için dekolte imâlâtını Cumhuriyetin destekçisi Sabetayist Yahudi Vitalo Hakko eliyle taşıdığını belirtelim. 

                                                                                                                    

DEKOLTEŞME PROJESİNE BEYAZ TÜRKLER VE DÖNMELERİN DESTEĞİ

 

İstiklâl Savaşı’yla darülislâm olmaklığını devam ettiren Türkiye’yi dekolteleştirenlerin arasında Beyaz Türkler, dönmeler ve Yahudilerin olmasının sebebini Atatürkçü Altı Ok cumhuriyetçilerine sormak lâzım. M. Kemal, daha Sivas Kongresi sırasında arkadaşı Mazhar Fuat’a “ Zaferden sonra olacakların...” başlığı altında “tesettürün kaldırılması” ndan bahsetmişti. Demek ki, “Hakk’a tapan millet”in desteğinden emin olmuş ki başlatılan Millî Mücadele’nin zaferle biteceğinden şüphesi yoktu. Sonrası, desteğini aldığı Müslüman milletin kıyafetini dekolteleştirmek olacaktı. 

 

“Köylü milletin efendisidir” diyen M. Kemal, dekolte giyinmek üstüne düzenlenen Cumhuriyet balolarında rol icabı da olsa köylü kadın kıyafetiyle gelenleri kabul etmez, onlara balodan çıkmalarını ve kıyafetlerini değiştirmelerini söyler. 1932’de dekolteli sözde Türk kızını Dünya Güzellik Yarışmasına gönderen gazeteyi teşvik eden M. Kemal’dir. Tesettürden dekolteliğe geçişin savunucuları H. Edip, Reşat Nuri gibi birçok yazarın roman ve hikâyelerinde açık giyinmiş kadınlar “uygar”, tesettürlü kadınlar ve tesettürü savunan erkekler ise “yobaz” tipler olarak işlenmiştir.

 

1950’ye kadar açıklığı, yâni dekolte giyinmeyi savunan yayınlar devletçe teşvik görür ve aleyhte yayınlar ise cezalara çarptırılır. Said-i Nursi Hz.leri, tesettürü savunan risâlesinde “Merkez-i payitaht-ı hükümette çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde gayet âdi bir kundura boyacısı dünyada rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayasız yüzlerine bir şamar vuruyor” ifadelerinden dolayı on bir ay hapis cezası almıştı.

 

“ANKARA CUMHURİYET BALOSUNA FRESKO BAR’DAN DEKOLTE KADINLAR GETİRİLİYOR

 

Merhametsiz ve zorba cumhuriyet inkılâplarının kurbanları arasındadır tesettürlü kadın. Devrin Kemalist yazarı Ş. Süreyya Aydemir, Kemalizm’in kıyafet devrimini “en cüretkâr hareket” olarak ifade ediyor. Ona göre, Ankara Türk Ocağı’nda düzenlenen dekolteli ilk kadın balosu sönük geçince M. Kemal ikinci bir balo tertip ettirir. Bu baloda da yeteri kadar dekolte giyinmiş kadın oluşmayınca Ankara’nın Fresko Bar’ından çok sayıda dekolte kadınlar getirilmesini emreder.

 

M. Kemal, hükümet erkanının ve seçkinlerin hanımlarının balolarda dekolte giyinmeleri ve dans etmeleri için yetkisini kullanır: “Şimdi, emrediyorum, hemen salona marş marş, dans edin...”

 

Kemalist zümrelerin ve din ü milletin paşası olmaktan çıkan generallerin dekolte kıyafetli hanımlarıyla balolarda “Cumhuriyetin önderine” görünmek için yarıştıklarını yüz kızartıcı bir fiil olarak, bu rejime “lâ” demeye hazırlanacak çocuklarınıza anlatmayı unutmayınız. Tek Parti döneminin İnönü hükümetlerince dekolte kadın fotoğraflarını sayfalarında boy boy sergileyen yayınlar devlet desteğiyle teşvik edilir ve artistlerin, şantözlerin ve “nü” modellerin resimleri yayınlar vasıtayla benimsetilmeye çalışılır.

 

DEKOLTE GİYİNMEK, AMERİKAN MARSHAL YARDIMLARIYLA DA HIZ KAZANIR                                                                                                   

Dekolte giyinmek, Amerikan Marshal yardımlarının teşvikiyle Demokrat Parti döneminde ve 27 Mayıs darbecilerinin tesettürü yasaklamasıyla daha da hız kazanır. 1948’de Hürriyet’in çıplak ve dekolte kadın sayfalarıyla çıkması, milleti olmayan oligarşik cumhuriyet hükümetlerinin desteğiyledir. Lâ-dinî despot cumhuriyetin dekolte kadın ve kıyafet devriminde “öncülük” yapan gazeteci “Nadi”lerin ve “Simavi”lerin Kemalizm’in azılı şürekâsı olduklarını, tarih hafızasını kaybeden “sağcı-milliyetçi” mankurt Türklere arada bir hatırlatınız.  

 

DEKOLTE KADIN KEMALİST CUMHURİYET PROJESİDİR

 

Dekolte kadın ve kıyafet Kemalist cumhuriyetin asrî kadın sembolüdür. Cumhuriyet Batılılaşmasının dayatılmış bir inkılâbı ve ceberut cumhuriyetin laikleştirme, modernleştirme projesinin bir parçasıdır.  “Kamusal alandaki” bu dekolte kadın manzaraları, Müslüman Türk’ün, yani “Hakk’a tapan millet” kadınının lâ-dinî cumhuriyet eliyle cebren uygulanan “yeni Türk kadını” projesinin neticesidir.

 

DEKOLTE: BOYNU, OMUZU, SIRT VE GÖĞSÜ AÇIK KADIN ELBİSESİ

 

Dekolte, Fransızca’dan geçme bir kelime. Açık saçık. Boynu, omuzu, sırtı ve göğsü açık kadın elbisesi. Bu şenî vaziyete sonra eteklerin dizden yukarı çekilmesi de eklenir. Batılılar Hz. İsa’yı hayatlarından kovduktan sonra Helen, Grek, Roma kültürü ile beslenen aydınlanmacı ve seküler kadın kıyafeti olarak dekolteliği “kapitalist uygarlaşmanın” sembolü saydılar. Semavî anlayışın kovulduğu bir dünyada kadın Helen estetiği olarak tenini çekicilik olarak teşhir etmesiyle gelişecek ve modernleşecekti.

 

Müslüman kültüründe bu kıyafette gezene “dekolte kadın” denir. Dekolte giyinmiş bir kadını da “dekolte gezen” diye ayıplanır. Açık saçık konuşmalara “dekolte konuşmak” demek de bu zelil kıyafetin “kamusal alanda” zuhur etmesiyle dilimize girmiştir. Dekolte kadın ve kıyafet baloları Altı Ok cumhuriyetçilerinin eliyle yaygınlaştırılmış, bu yönde resmî kurum ve sivil kuruluşlar dekolte kadın baloları düzenlemekte âdeta yarışmışlardır.

 

CUMHURİYETİN İLK BALOLARI DEKOLTE KIFAYETİN PROVALARIDIR

 

Arkalarında zorba Kemalist Cumhuriyet oligarşisi bulunan devrin Türk Ocağı, sonra Halk Ocağı, Tabipler Odası, Farmasonlar Derneği, Çocuk Esirgeme ve Türk Hava Kurumu gibi bir hayli derneğin Türk kadınını dekolteleştirmek yarışına soyunduğunu bir utanç belgesi olarak okuyoruz. Frenkleşmenin bir başka adı olan dekolteleşmeye kimsenin karşı çıkması mümkün değildi. 1927’de İstanbul’da “ders salonlarında erkeklerle dekolte giyinmiş kadınların dans etmeleri üzerine” halktan şikayetler geldiğinde Valilik “kesinlikle yasaklanamaz” diye açıklama yapar.

 

Kemalist Cumhuriyetin ilk baloları dekolte kıyafetin provalarıdır. İslâmî geçmişi redd-i miras eden Atatürkçü Cumhuriyet, Batılılaşma gereğince asrî kadın projesini tepeden inme yürürlüğe koyar. İlk dekolteli kadın balolarını Cumhuriyetin ilânından sonra “Kemalist önder” başlatmış ve dekolte kadınların kıyafetlerini kontrol etmiş, onların bu şenî kıyafetle nasıl dans etmeleri gerektiğini balo meclislerinde uzun uzun anlatmış, dekolte kıyafetlerine özen göstermeyenleri tenkit etmiş ve sinirlenmiştir. Nihayetinde dekolte kıyafet, küfrün, yani kâfir kadının giydiği ve ortalıkta bu halde göründüğü bir modele dönüşür.  

 

Meşrûtiyet sonrasında marjinal de olsa dekolteliğin bir sosyal problem olduğunu  Mehmet Âkif’in bir asır önce mısralara dökerek hicvetmesinden öğreniyoruz: “Karım dekolte çıkarmış gelenlerin yanına / Peki, nedir dokunan bunda komşunun kanına.”

 

DEKOLTE KADINLAR BALOLARDA “ÇOK YAŞA GÂZİ PAŞA” DİYE KADEH KALDIRIYORLARDI

 

Türkiye’de  “Avrupalılaşmanın” ve “modernleşmenin” bir adıdır dekolte kadın ve kıyafet. Cumhuriyetin on yılda dekolteleştirdiği kadınlar “en büyük hürriyet cumhuriyet” diyerek dekolteleştiler ve Atatürkçü kadınlar zümresini meydana getirdiler. İşte bu dekolteli laikçi kadınlar meydanlara ve “kamusal alan” lara çıkıp “ Ne hoştur şu hürriyet / Bin yaşa cumhuriyet” diyerek tenlerini teşhir ediyorlar. 1928’de Ankara Palas, kadınların dekolteleştirilmesinde imalat ve tâlim yeri olarak Cumhuriyetçilere hakkiyle (!) vazife ve yataklık yapmıştır. Bu meşum ve eski Yunan ruhu kokan mekânda dekolteli balolar düzenlenir, içkiler içilirdi. Sonra da dekolte kadınlar eşliğinde kadehler “çok yaşa Gâzi Paşa!” diye havaya kaldırılırdı.  

 

“29 Ekim Cumhuriyet Resepsiyonları” nın dekolteli kadınlar cümbüşüne dönüştürülmesinin mânasını hâlâ anlayamayanlar, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” sına bakmalıdır. Kadınların Cumhuriyet zorbalarınca nasıl dekolteleştirildiğini Kemalist yazar övünerek anlatıyor. Cumhuriyet resepsiyonlarının devlet eliyle dekolteli “bayanların” resmî kadın gösterisine dönüştürüldü? İlk dekolteli kadın baloları yabancı elçiliklerce Beyoğlu (Pera)’nda düzenlenirdi. Bu kıyafet faciasının oluşturulmasında Bolşevik devriminden kaçan Beyaz Rus hanımlarından da hayli faydalandılar Nev-Yunanî Kemalist cumhuriyetçiler.

 

ATATÜRKÇÜ CUMHURİYET ELİYLE DEKOLTELEŞEN SOSYAL GRUPLAR

 

Azılı cumhuriyet oligarşisinin azim ve gayretiyle (!) dekolteleşenler. Askerî Yönetmelik zorbalığı gereğince dekolteleşenler. Fişlenmek korkusuyla dekolteleşenler. Türklerin Araplaştırıldığına inanıp dekolteleşenler. İslâm’sız Türklük’te karar kılıp dekolteleşenler. 1923 öncesini “Yeni Türk ulusu” nun kimliği ve mâzisi saymayıp dekolteleşenler. Beyaz Türk olduğu için dekolteleşenler. Baştan beri mütegallibe ve levantenlerle aynı havayı teneffüs edip, aynı suyu içtikleri için dekolteleşenler. Devlet eliyle dekolteleşenler. Kemalist ideoloji taraftarı olup dekolteleşenler.

 

Atatürk İlke ve İnkılâpları doğrultusunda dekolteleşenler. Atatürkçülüğü sevdikleri için dekolteleşenler. General olmak isteyen subayın hanımı olduğu için dekolteleşenler. Ankara bürokrasisinde yükselmek isteyen bürokratın hanımı olduğu için dekolteleşenler. Feminizm Hareketi’nin iğva ve ifsadına kapılıp dekolteleşenler. Günahkâr olmayı umursamayıp dekolteleşenler. Ten teşhirciliğinden psikolojik ve cinsî haz duyup dekolteleşenler. Freud’un “libido nazariyesi” ni okuyup dekolteleşenler. Çağdaşlığın ileri kafalılık olduğunu zannederek dekolteleşenler.

 

Dekolteliliğin mecburi olduğu bar, pavyon, gazino, kulüp gibi gayr-i ahlâkî mekânlarda çalıştıkları için dekolteleşenler. Lise ve üniversitelerde dekolteleşenler. Televizyon dizi ve reklâmları sâyesinde dekolteleşenler. Ailesinden görüp dekolteleşenler. Kendi kendine dekolteleşenler.

 

Hâsılı, “Hakk’a tapan millet” in yapması gereken, “dekolte giyinmek insan hak ve ahlâkına aykırıdır” şeklinde Meclis’ten kanun çıkmasını talep etmek olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.