Hüseyin Yılmaz

Hüseyin Yılmaz

Azamet Zamanı

Bizi yarattın, kendini tanıttın;
Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)’i peygamber olarak kabul ettik.
Teşekkür ediyoruz sana, ey Rabbim!

Hac yapacak müminler, şimdi kutsal Arafat’ın bereketli topraklarında, buluşma yerinde;
Mahşerin provasının yankılarını barındıran bu mukaddes Arafat…

Farklı renklerin, farklı kültürlerin, farklı hikayelerin buluştuğu bu mekânda—
siyahın derinliği, beyazın saflığı;
Afrikalıların neşesi, Türk’ün asilliği, Endonezyalı’nın zarafeti;
kadınların nazlı duruşu, erkeklerin mertliği, çocukların umut dolu tebessümü;
günah işleyenlerin pişmanlığı ve sevap biriktirenlerin inancıyla—
İslam alemi, yöneticilerden işçilere kadar omuz omuza kenetleniyor.
Ellerini göğe açmış, yüreklerinde duaları, gözlerinden akan yaşlarıyla
adeta zamanın ötesinde bir buluşmaya tanıklık ediyorlar.

Lebbeyk Allahümme lebbeyk!
Emret! Allah’ım, emret!
Sana geliyorum, tekrar tekrar sana itaat ve ibadetimi arz ediyorum, ey Rabbim!

Arafat’ta seller gibi akan insanlar;
Burada bir birlik, Arafat’ta bir güzellik;
orada bir Milat var… Değişim var.

Ya Rabb, dünyanın her bir köşesinden sana secdeye varan kullarının
gönüllerini yolunda birleştir, güçlerini takviye et.
Ümmeti Muhammed’e birlik ver.
Ümmeti Muhammed’i umumi olarak affeyle!
Ümmeti Muhammed’e iş ve güç birliği nasip eyle.
Gazze’ye yardım eyle!
Kâfirleri birbirine düşür, güçlerini dağıt!
Bizim elimizle kâfirlerden intikamımızı al, ya Rabbim!
Lebbeyk nideleriyle, ihrama bürünüp hac edenlerin hürmetine;
dualarımızı kabul eyle, ey Rabbim!
Dünyada da, ahirette de, ümmeti Muhammed’i aziz kıl, Allah’ım!

Arafat’tan Müzdelife’ye…
O mübarek mevkiye akarlar Müslümanlar.
Geceyi orada geçirir; hazırlık yaparlar.
Sabaha, güneşe varmaya, aydınlanmaya hazırlanırlar.

Büyük şeytan ve tüm yandaşlarına karşı destansı bir mücadele başlatmak için,
tüm teçhizatlarıyla kuşanmış mü’minler,
silahlarını belinde hissedercesine kuşanıp kılıçlarını çekerek,
kutsal Mina yollarına doğru akmaya başlarlar.
Bilincin derin ışığıyla donanmış, imanlarının meşalesiyle aydınlanan bu yürekler,
aşkın selinde, yola revan olurlar.

Şeytana ve tüm yandaşlarına meydan okurken,
“Bismillahi Allahuekber” nidalarıyla kalplerinden yükselen coşku, öfke ve azim
bir araya gelir. Fakat her biri, içlerindeki kibar nezaket, sükunet ve fedakârlığın sıcaklığıyla hareket eder;
vazifelerini en incelikle yerine getirmek için can atarlar.
Dillerinde ilahi zikir, gönüllerinde Allah’ın sevgisine dair sönmeyen ateşle,
O’nun rızasını kazanma gayretiyle yoğrulmuşlardır.
Eylemleri zorlu olsa da meyveleri, kudret ve asaletin güzelliğini müjdeliyor.

Orada, şeytanı taşlarken;
orada, mahşerde, sevaplarımız ve günahlarımız tartılırken,
Rabbimin rızasını, sevgisini, takdirini, cennetini ve cemalini kazanmak için;
dünyada da şeytana ve tüm yandaşlarına rağmen,
birlik içerisinde hareket ederek İslam’ı dünyaya yaymak için
çalışmalarımıza aşkla, şevkle başlayacağız;
hac sonrasında da…

Necip Fazıl ne demişti:
“Namaz camiden çıkınca, hac Mekke’den dönünce, Ramazan orucu bitince başlar.”

İşte geldin, tekrar Dünyaya.
Tertemizsin; Allah Teala seni seçti, günahlarını affetti.
Haydi! Şimdi, en tapınmaya layık yüce Rabbimizin yüce kullarından olmaya!
Kurban Bayramı’nı tebrik eder, Allah yolundaki arkadaşlarıma
sevgi ve selamlarını iletirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.