Ahlaklı bireyler toplumsal başarı getirir

English Time markası ile Özel Defne İngilizce Zamanı Yabancı Dil Kursu Kurucu Müdiresi Didem Çapar gazetemize yaptığı değerlendirmede eğitimdeki nasıl başarı sağlanacağını ve bunun içerisindeki yabancı dilin önemine değindi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 05 Ağustos 2019 10:38
Ahlaklı bireyler toplumsal başarı getirir

HABER: EMRE BOZ

Eğitimdeki başarının sırrını samimiyet olarak özetleyen Didem Çapar, öğrencinin eğitime olan ilgisini artırmanın başarı kilidinin anahtarı olduğunu söyledi. Çapar; “Öncelikle güler yüzlü olmak, hangi eğitim olursa olsun öğrencinin sempatisini ve verilen eğitime olan ilgisini arttırmak. Malumunuz genellikle öğrencilerin büyük bir çoğunluğu eğitime karşı soğuk bir yaklaşım içinde, bunu yenmenin yegâne yolu ise eğlenerek öğrenmelerini sağlamaktır. Ezberci, doldur boşalt ve sonunda da sınav olan bir öğrenmenin kalıcı aynı zamanda da faydalı olmayacağı kanaatindeyim. Bizim kurum olarak eğitim anlayışımız ise genel manada pratik ve uygulamalı eğitime dayanmaktadır. Bol bol pratik yaparak tüm duyuların kullanımı ile eğitimin kalıcı ve pratikte de kullanılabilir olmasını sağlayabiliriz. Tabi ki çevre şartları da önemli etkenlerden biri, örnek verecek olursak sınıf mevcudu, uygun derslikler(grup çalışmasına olanak sağlayan oturma düzeni, kaliteli kaynak, akıllı tahta vs.), öğrencilerin arasında ki seviye uyumunun yanı sıra liyakat sahibi ehil eğitimci kadrosu başarının mihenk taşlarındandır” dedi.

AHLAKLI BİREY YETİŞTİREMEYEN TOPLUM YOK OLMAYA MAHKUMDUR

Eğitimde ahlaklı toplum yetiştirmenin de temel esaslar içerisinde olması gerektiğini belirten Çapar; “Bir diğer önemli husus ise akademik eğitimden ziyade ahlaklı bireyler yetiştirilmesidir. Ahlaklı birey olmaz ise toplum yozlaşmaya ve yok olmaya mahkûmdur. Bir örnek verecek olursak okulumuzda da genel olarak uyguladığımız görevli olmaksızın kantin satışıdır. Bireylerin aldıkları ürün için kutunun içine ücretlerini bırakmasıdır. bu uygulamanın temel sebebi kantin görevlisini takip edecek başka bir görevli bulunması, bu görevliyi de takip edecek örneğin muhasebeci, onu da kontrol edecek mali müşavir, mali müşaviri kontrol edecek maliye müfettişi gibi sonu olmayan bir listeyi sıralayabiliriz. bu konuda bize ilham veren ve ulu önder Atatürk’ün de okullarda okutulması için talimat verdiği Rus yazar Grigory Petrov’un 1923 yılında Finlandiya yazdığı beyaz zambaklar ülkesinde adlı kitabıdır” ifadelerini kullandı.

SINIF MEVCUDU KALİTELİ EĞİTİME ENGEL

Sınıf mevcutlarının kalabalık olmasının eğitimdeki kaliteyi düşürdüğünü belirten Çapar, bu konuda çalışmalar yapıldığı taktirde başarının kendiliğinden geleceğini söyledi. Çapar; “Kahramanmaraş’taki eğitim konusunda kaliteli eğitim veren devlet okullarının ve özel okullarının sayısının yeterli olmadığını, şehrimizin çok daha fazla kaliteli eğitim kurumunu hak ettiği düşünüyoruz. Bu kanıya varmamızda ki en önemli unsur özellikle devlet okulları sınıf mevcudu ortalaması yaklaşık 45 kişi olmasıdır. Sınıf mevcudunun yüksek olması eğitimcinin her öğrenci ile birebir ilgilenmesini olanaksızlaştırmaktadır. Bu durum ders kalitemizi düşüren faktörlerin başında gelmektedir. Yapılabilecek faaliyetleri yıl içinde eğitim seminerleri, yurt içi ve yurt dışı eğitim gezileri planlamasının kentimizin eğitim sıralamasını daha üst bantlara taşıyacağını düşünüyoruz” sözlerini vurguladı.

DİL EĞİTİMİ HEPİMİZİN PROBLEMİ

Yabancı dil eğitiminin sadece Kahramanmaraş’ın değil, Türkiye’nin problemi olduğunu belirten Çapar, devam eden açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Sadece sınav odaklı çalışıyoruz. Sadece gramer bazlı bir eğitim ile devam ediyoruz. Gramer bazlı bir eğitimde yabancı dil olmaz. Eğer dili sadece gramer yapısına göre öğrenirseniz başarılı olamazsınız. Hayattaki günlük cümleleri dahi dile dökemiyorsanız buna dil öğrenimi diyemiyoruz. Genel çalışmalara bakıldığında Türkiye’deki öğrencilerin gramer açısında soru çözümünde çok iyi olduklarını söyleyebilirim. Ama bunun bir başarı olduğu da tartışma konusu. Çünkü gramer eğitim ile gerçekten dil öğrenmek arasında farklar var. Eğitimin 4 beceri ile yapılması gerektiğine inanıyorum. Konuşma, dinleme, okuduğunu anlama ve yazma becerisi ile. Bunlardan en önemli iki özellik konuşma ve dinlemedir. Bir insan dil öğrenmek istiyorsa ilk önce kendisi istemeli. Bunu zorunluluk olarak değil, farklı bir kültür olarak görmeli ve her şeyden önce sevmeli. Kurumlara gittiklerinde öncelikle yöneticilerinin dil anlamında bilgilerinin olmasına dikkat etmeliler. Eğer yönetici dil bilmiyorsa öğretmenleri diplomasına göre bünyesine katar. Yabancı hocaların eğitimi çok önemlidir. Bir hoca ile görüşüldüğünde onun öğretme tekniklerini biliyor olması lazım. 7 yaşındaki bir öğrenciye gramer öğretmeye kalkarsanız hata yaparsınız. Hocaların tekniklerinin incelenmesi lazım. Hangi seviyede olursa olsun bu konuda dil örenimi alacak olanların hassas davranması gerekiyor”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.