Baro Başkanı Vahit Bağcı sert konuştu: Kriptocu ben miyim yoksa..?

Baro Başkanı Vahit Bağcı sert konuştu: Kriptocu ben miyim yoksa..?

Yayınlanma:
Güncelleme: 13 Nisan 2017 08:44
Baro Başkanı Vahit Bağcı sert konuştu: Kriptocu ben miyim yoksa..?

Geçtiğimiz günlerde FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve tekrar serbest bırakılan Baro Başkanı Vahit Bağcı, kendisine yönelik yapılan suçlamaların asılsız olduğunu söyledi.

Baro Binasında kentte görev yapan gazetecilerle bir araya gelerek basın açıklaması yapan Kahramanmaraş Baro Başkanı Vahit Bağcı kendisine yönelik yapılan suçlamaların asılsız olduğunu dile getirerek, “17-25 Aralık sonrası toplantılara katılmadım ama bana bu iftiraları atan belli. Kripto Vahit Bağcı mı yoksa başka birileri mi?” dedi. Hakkında yapılan suçlamaların doğru olmadığını ifade eden Bağcı yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:

 

“Kahramanmaraş Baro Başkanlığını 2014 yılından beri yürütmekteyim. Elimizden geldiği kadarıyla meslektaşlarımıza en iyi hizmeti verebilmek için çalışmaktayız. Son bir aydır şahsımla ilgili siyasi ve hukuki bir linç kampanyasıyla karşı karşıya olduğumu herkes biliyor. Şahsımla ilgili bu olayı Türkiye Barolar Birliği’nin Kanada’daki bir programında öğrendim. Bazı olumsuz haberler çıktı. Bu haberlerde önceden haberim olduğu ve kaçtığım söylendi. Benim gittiğim program 2 ay önceden planlanmıştı. O tarihte ben oradayken hakkımdaki bu soruşturma başladı. Hakkımda Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan bir soruşturmada FETÖ Terör Örgütü üyesi olduğuma dair soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma sonrasında Mart ayısın 20’sinde ifademi verdim. Akabinde aynı gün mahkemeye sevk edildim ve son olarak serbest bırakıldım. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, örgütlü soruşturma savcısı karara itiraz etti. Bir gün sonra bir üst mahkemede ifade için çağırıldım. Mart ayının 22’sinde orada da ifademi verdikten sonra yine serbest bırakıldım. Şahsıma yapılan suçlama örgüt üyesi olmak. Kahramanmaraş Barosu’nda 2005 yılından beri hizmet vermekteyim. 2003 yılından beri de AK Parti camiasında siyaset yapmaktayım. Gençlik kollarından başlayıp, disiplin kurulu üyeliği ve arkasından il başkan yardımcılığı görevlerini yaptım. Bugün ise AK Parti Kahramanmaraş İl Başkanlığında disiplin kurulu başkanlığını yapmaktayım. Siyasi geçmişimi kamuoyunun bildiği kadar sizler de biliyorsunuz. Hakkımdaki iddialar 17-25 Aralıktan sonra FETÖ Terör Örgütünün toplantılarına katıldığıma dair beyanlar var. Ben hem cumhuriyet savcısına hem mahkemelerde beyanlarda bulundum. Bu toplantılarda bazen bulundum diye. Tabi ki bu 2013 yılına kadar. 17-25 Aralık’tan sonra her şeyi gördük ve ben bu yapıyla ilişkimi kestim. Savcı bağlantımı kestiğimi doğruluyor ama kripto olduğundan dolayı toplantılara katılmamışsın diyor. Kripto isem o dosyada daha üst kişilerle muhatap olmam gerektiğini söyledim. Kriptonun özel görüşmeler yapması gerekiyor. Bu kişilerle ne ile ByLock ile haberleşme sağlandı. 17-25 Aralıktan sonra o insanların yanına gitmemek kendimi aklamam yönünde beni kurtarmıyor. Bana kripto yaftasını koydular. 17-25 Aralıktan sonra avukatlara sohbet verdiği iddia edilen şahıs emniyette konuşmamış, savcılıkta konuşmamış, sorgu hâkimliğinde ben Kanada’da iken duruşma hakimine şu ifadelerde bulunmuş ‘benim emniyette ve savcılıkta söylemediğim bir hususu burada söylemek istiyorum’ demiş. Hakim bey ne olduğunu sorunca benim kripto olduğumu ve örgütün özel bir adamı olduğumu, AK Parti’nin içine yerleştirildiğimi okuyor. Hakkımda 3 cümle ile suçlama yapıyor. Bu adam hiçbir yerde konuşmamış sorgu hakimliğinde konuşmuş. Kulağına birileri tarafından fısıldanmış. Biz onlara cevabımızı sunduk. Eğer kripto olsaydım sanki AK Parti’ye 2010 yılından sonra girmişim gibi bir hava oluşturuluyor. Ben AK Parti’ye 2003 yılında girdim. Biz mitingler düzenledik sunuculuk yaptık konvoylar düzenledik. İl danışman meclisi toplantılarında oradaydık.

pwlhm-h.jpg

Böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalmak beni derinden üzdü. Hem siyasi hem hukuki bir linç girişiminin ortasındayım. Bu şahıslar Kanada’da iken gözaltına alınan bir meslektaşımızı yönlendirerek kendisinin dosyasında her hangi bir şey olmadığını ama Vahit Bağcı ile ilgili bildiği her şeyi anlatsın diyor. Bu tanıklarla sabit. Şimdi olmayan bir şeyi anlatmak hiçbir avukatın vicdanına sığmaz. Bizimle ilgili hiçbir görüş bildirmiyor ve dosyası temiz olduğu için serbest bırakılıyor. Vurgulamak istediğim nokta, siyasi bir mesaj verilmeye çalışılıyor. Bu mesaj Kahramanmaraş’ta bir kişi tarafından veriliyor. Bu olayların aynısı bana iletildi. Kahramanmaraş’ta bir soruşturma savcısını tanıyoruz. İfademizi verdik çıktık savcılık geri itiraz etti. Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir şahıs Vahit Bağcı’nın suçlu olduğunu duydum demiş. İfadesinde Vahit Bağcı’yı tanımam ama duydum diyor. Böyle bir olayın içindeyim. Savı beyanlara göre diyor. Bunun üzerine biz serbest bırakıldık. Örgütlü suçlar soruşturma savcısı N.K. mahkemenin bırakılma kararına itiraz ediyor. İtiraz şu şekilde;  mahkemenin serbest bırakılma talebinin reddi ile şüphelinin üzerine atılan suçu işlediğine dair’ diyerek bir üst mahkemeye taşıyor.  17-25 Aralıktan sonra ben katılmadım. A. M.’nin kripto olduğum duyumlarına göre bir ifade var. Bana N.K. tarafından sorulan sorulardan bir tanesi, 2014 yılında Gaziantep Zirve Üniversitesine ziyarette bulundun mu. Bende ‘sayın savcım, telefon kayıtlarımı izleyin, Zirve Üniversitesinden sinyal çıkarsa ben suçlamaları kabul edeceğim’ dedi. Şimdi soruşturma savcısı N.K. 3 Haziran 2014’te sosyal medya hesabından bir paylaşım yapmış. Paylaşım ‘MHP Kayseri Milletvekili Prof. Doktor Yusuf Halaçoğlu Ayasofya ibadete açılsın kanun teklifi TBMM’de çoğunluğa sahip Ak Parti Milletvekillerinin oy çoğunluğuyla reddedildi. Bütün AK Partililer Ayasofya önünde namaz kılarak ibadete açılmasını istediler. Güneydoğu’da olaylar tırmanırken yeni bir gündeme ihtiyaç var tabi.’ Bu paylaşım 3 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı seçiminden 2 ay önce yapıldı. Bir gün sonra sosyal paylaşım sitesinde bir grup gördüm, bu grubun adı ‘Hakkı Üstün Tutanlar Grubu’ diye bir grup varmış bende orada öğrendim. Bu grup AK Parti karşıtı bir grup olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuş. Orada 3 Haziran 2014 tarihindeki paylaşımı soruşturma savcısı da kendi sayfasında paylaşmış. Bu paylaşım ‘Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Apo’nun elinde, isterse verir isterse vermez’ şeklindeydi.  Bende bu konu hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ konusu altında dava açtım. Diğer bir paylaşım ise 21 Temmuz, seçimlere günler kala… yine aynı savcı tarafından ‘bunu bütün AKP’liler izlemeli’ diye başka bir siyasi partinin genel başkanının AK Parti ile ilgili ağır ifadelerine yer verilmiş. Ben diyorum ki, 2003 yılında AK Parti’nin içinde biri olarak gezmediğim köy, ilçe kalmadı. Bunların yayınlandığı tarihte de herkes bilir ki bende Cumhurbaşkanımız için oy toplamak için dolaşıyordum. Şimdi size soruyorum kripto Vahit Bağcı mıdır yoksa başka birisi mi? Bu sosyal medya paylaşımlarının hepsi sonradan silindi. Ben bunu herkesle paylaşıyorum. Herkes araştırsın, kimlerin ailesinde ihraç edilenler var. Kimlerin ailesinde ByLock kullananlar var araştırılsın. Soruşturma savcısının kız kardeşi ve eniştesi ihraç edildi. Kardeşi hatırlı birisinin araya girmesiyle mesleğe geri iade edildi. İlişiği kesilmişti ama tekrar göreve getirildi. Şimdi bu kişi tarafından hukuki bir linç ile karşı karşıyayım. Bir şey bulunamadı serbest bırakıldım ama dosyamın altı doldurulmak için tutuklu avukatları cezaevinden getirip üstüme ifade verilmeye çalışılmaktadır. Kripto Vahit Bağcı mı yoksa savcı mı? Bunu cumhurbaşkanımızla da paylaşacağım. N.K. kim tarafından korunmaktadır? Ben 15 Temmuz gecesi saat 21.00’da partimin yanındaydım. Beni bu soruşturmanın ortasına çekenler o saatte neredeydi? Bu hem hukuki hem de siyasi bir komplodur. Ankara’ya kadar yargı camiasında inandırılan kişiler var. Kripto ben isem cezamı çekerim. Ama başka birileri ise cezasını çeksin. Böyle kritik bir soruşturmada bu savcının olmaması gerekir. Beni kripto ile suçlayan savcının kendisi kriptodur. Ailemiz de dahil olmak üzere araştırılsın. Benim veremeyecek hiçbir hesabım yoktur. Eğer böyle bir olayın içinde gerçekten olsaydım Türkiye’de olmazdım. Zorla bu işin içine çekilmeye çalışılıyorum. Beni örgüt tarafından tehdit ediyorlar. Duyuma göre değil belgeler ile konuşuyorum. Birileri çıksın bu belgelerin cevabını versin. 21 Temmuz’da böyle bir görüntü yayınladın neden geri sildin” açıklamalarında bulundu.

KAYNAK: Maraştanhaber

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.