Bu durum bir parti meselesi değil ülke meselesiydi.

Türkiye Uluslararası bir ekonomik saldırıya maruz kalarak son zamanların en büyük saldırısına hedef oldu. Bu saldırı öyle bir döneme geldi ki, ülke tarihinin en büyük seçiminden henüz yeni çıkmış, sistemini değiştirmiş, koalisyon işini bitirmiş, 16 Bakanın 13’ü siyasi olmayan, komisyon ve kurullar ile yeni hamleler başlatmış, hedefinde büyük ve güçlü bir ülke olma yolunda ilerlemeye başlamış bir durumda iken, Berat Albayrak eleştirileri tavan yapmış iken dolar vurdukça vurdu, bir taraftan bu işi meşru görüp nakitlerini dövize çevirenler var iken , bir taraftan da duruşunu ortaya koymak adına elindeki, avucundaki 300 - 500 dolarını bozdurmak için sıraya girenler oldu. Ülkenin her sıkıntılı döneminde ve özellikle 15 Temmuzda olduğu gibi, aynı kesim ülkesine sahip çıkmak adına varlığını ortaya koydu. Bence asıl meselemiz dalgalı kur, başarılı yada başarısız bir ekonomi politikası değil, ülkeye yapılan ekonomi alanındaki saldırı karşısında kimin nerde durduğudur. Biz ülke olarak ta şehir olarak ta eleştirdiğimiz konuları o dönemde değil, düzlüğe çıktıktan sonra konuşmalıydık. Dolar çok daha farklı rakamları görseydi ,dövizle ticaret yapan şirketler devasa zararlara uğrasaydı, fabrikalar üretimlerini durdursaydı, esnaf kepenk kapatsaydı, kamu personelleri maaşlarını alamasaydı gibi bir sürü bunlara benzer bir tablo ile karşılaşsaydık yapılan eleştirilerin, bu politikalar yanlış demenin kime ne faydası olurdu. Ancak herkesin bildiği bir gerçek var ki; ülke önceki istikrarsız hükümetler zamanında bu ve benzeri durumlar ile defaen karşılaştı.

Nasıl ki 2011 yılında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın Kahramanmaraş’a gelişi ile, şehir siyaseti zirve yapmaya ve farkındalık oluşturmaya başladıysa, benzer bir örnekle farkındalığı ortaya koymak için spekülasyonların ilk başladığı günlerde şehir de yapılan açıklamalarla ülke de örnek bir durum sergilemeliydik ve arkamızdan iller bizi takip etmeliydi, farkındalığımızı hissettirmeliydik diye düşünüyorum. İstikrarlı hükümet beraberinde istikrarlı ekonomiyi getirir hem iş adamları hem vatandaş bu durumdan ziyadesiyle istifade eder. Şehre ekonomi olarak bakıldığında birçok başarıya imza atmış bir şehir çıkar karşımıza keşke büyümüş bütün sektörlerimizin büyüme hikayeleri kitabi bir lisan ile anlatılsa da esnaf, genç girişimci, ticaret erbabı örnek alsa. Bu durum anlatılırken hükümetin verdiği teşvikler ve destekler de anlatılsa da farkındalık net bir şekilde ortaya çıksa diye düşünüyorum. Hal böyle olunca ülkeye yapılan bu ekonomi saldırısında ilk hamle ve ilk duruş çok önemliydi ama maalesef olmadı. İşler yolunda giderken siyasilerle ile kol kola fotoğraf vermek, rutin zamanlarda hükümetin yaptıklarıyla ilgili pozitif açıklamalarda bulunmak, koltukları sağlamlaştırmak adına ihtiyaç hissedildiğinde yakın ilişkilerde bulunmak HER KİŞİNİN HALİDİR.

Ama tamda ülkenin ihtiyacı olduğu dönemde saldırının ilk başladığında, dimdik durup biz millet olarak bununda üstesinden geliriz mantığıyla birlik mesajı verip kamuoyunu rahatlatma adına yapılacak açıklamalar ER KİŞİNİN HALİDİR.

Başta KMTSO olmak üzere iş adamlarından oluşan STK’lar neden sessiz kaldılar, KMESOB ve bu birliğe bağlı binlerce esnafın kayıtlı olduğu odalar neden sessiz kaldılar, siyasilerin kendilerini ön plana çıkarmak adına bazı zamanlarda ilgili ilgisiz dernek ve vakıfları bir araya getirerek basın açıklamaları yaparken ekonominin böyle yıpratılmaya çalışıldığı bir dönemde neden birlik mesajları verilmez ki anlamış değilim. Normal zamanlarda bu ülke bizim başka gidecek yerimiz yok demenin icraatla değil sadece sözde kalması artık karşılık bulmuyor.

Ekonomi darbesinin ilk başladığında değerlerin ne olacağı kestirilemeyebilirdi, ama ne olursa olsun milli birlik adına atılacak ilk adımla kamuoyunu rahatlatma adına yapılacak ilk açıklamalar bugünden daha çok fayda verirdi…