Vezir Hoca Bulvarı Adını Nereden Almıştır?

Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu İlçesinde yer alan Vezir Hoca Bulvarı hakkında merak edilenler

Şeyh Şamil Caddesi’nin devamında Yahya Kemal Mahallesi ile sınır çizgisi oluşturarak Doğukent’e kadar uzanan yoldur.

Bulvara ismi verilen Vezir Hoca (VezirFahı), gazi ve milli mücadele kahramanlarımızdandır. 1883’de Maraş’ta doğdu. Asıl ismi Mehmet Alparslan’dır. Babası ilmiye sınıfından Mehmet Eşref Efendi, annesi Zehra Hanım’dır. Aslen Cerit aşiretinden olup ailesine Ceridizadeler denir. Daha sonraları Vezirler, Vezirzadeler de denmiştir. Aşireti II. Abdulhamit zamanında Çukurova’nın muhtelif yerlerine iskan edilmiştir.

İlk tahsiline Çiçekli Camisinde Kuran’ı hatmederek başlar. O zamanın öf ve adetleri üzere dine müteallik ulum-ı diniye, ilmihal, rik’a ve nesih yazılarını öğrenir. Kayabaşı Camisinde yeni açılmış olan mektebe devam eder. Rüştiyeyi Maraş’ta okur. Şam askeri rüştiyesine devam etmek ister. Bu amaca yönelik olarak Ermeni bir muallimden Fransızca dersleri alır. Bazı nedenlerle Şam rüştiyesine devam edemez. Hatuniye Medresesi müderrisi Hocazade Mehmet Efendi’den dini ve Arabi ilimler tahsil eder. Sonra tahsilini ilerletmek için Halep’e gider. Halep’te Urfalı Şeyh Hüseyin Efendi ve Büyük Fakih Şeyh Zerka gibi alimlerden istifade eder, ilim öğrenir. Daha sonra İstanbul’a gider. Fatih Medresesi dersiamlarından Serezli Hacı Eyüp Efendi’nin ders halkasına dahil olur. 1912 ‘ de bu zattan icazet alır. Kadılkutat’a devam eder. Bu arada Molla Rıza Efendi’den de mantık, Elmalılı Hamdi Efendi’den usulü fıkıha ait “mirat” okur. Mehmet Akif’le de çok yakın arkadaşlıkları vardır. Otuzbin kıta şiiri ezberine alır. 27 Eylül 1331 tarih ve 170 numaralı emir ile Meşihat-ı İslamiyye tarafından Maraş’a muallim olarak gönderilir. Maraş Darül Hilafe Medresesi’nde muallimlik yapar.

Şehrin düşman işgaline uğraması ve Bayrak Olayı’nın ardından Fransızların ve Ermenilein bu yenilgiyi hazmedemeyeceğini ve Müslüman halka baskı ve zulmün artacağını düşünür ve bunu çeşitli ortamlarda dile getirir. Artık teşkilatlanmak gerektiğine inanır. Birleşip konuşulması gerektiğini çevresine yayar. Bayrak Olayı’nın üçüncü gününün gecesinde kapısı çalınır. Gelen Hacı Yasin Hasan Efendi’dir. “Seni istiyorlar, camiye gel” der. Gecenin karanlığında birlikte camiye varırlar. Mahalleden Sabit Eren, Veli Efendioğlu Ziya Efendi, Avukat Ali Rıza Efendi, Atilla Bey, Abdi Keçeci Bey ve daha bir kısım zevat camide toplanmış kendisini bekletmektedirler. Ne yapılması gerektiğini anlatır. Hocanın sözlerine orada bulunan herkes hak verir. Vezir Hoca bir tepsi ve Kuran-ı Kerim isteyerek ortaya koyar. Kuran üzerine yemin ederek ordakilerin de yemin etmesini ister. Böylece cemiyetin ilk nüvesi atılmış olur. Bu ilk toplantıdan itibaren her gece ayrı bir yerde toplanarak yemin edilir. Halka genişledikçe genişler. Evkaf memuru Evliya Efendiye cemiyet nizamnamesini hazırlama görevi verilir.

Bu arada Şekerli Mahallesi’nde de başka bir grup aynı hassasiyet ve düşünce ile teşkilatlanma çalışması başlatmış ve bir adım daha ileri giderek mühür dahi kazıtmışlardır. Şekerli Mahallesi merkezli teşkilatta Şeyh Ali Sezai Efendi, Re’fet Efendi, Hüdaioğlu Tahsin, Dedezade Mehmet Efendi, belediye reisi Bekir Sıtkı, Nedim Efendi, Çuhadar Hacı Mehmet Efendi, Beşenbeğzade Hacı Nuri gibi isimler vardır.

Kayabaşı Mahallesi’nde Vezir Hoca öncülüğünde kurulan teşkilatta görev alanların ekseriyeti genç ve atılgan isimlerden oluşurken Şekerli teşkilatını kuranlar varlıklı ve nüfuzlu kimselerdir. İkilik olmaması, tek bir teşkilat olarak çalışılması için Şeyh Ali Sezai Efendi’nin teklifi ile iki grup arasında görüşmeler başlar. Sonuçta Şekerli teşkilatı ile Kayabaşı teşkilatı birleşir ve Arslan Bey bu teşkilatın başına getirilir.

Kurulan bu teşkilat ilk olarak mahalle ve köyleri teşkilatlandırmaya ve silah teminine çaba gösterir. Vezir hoca da Fatmalı Derviş ve Mazman Mustafa ile birlikte güney köylerinde, Bababurnu tarafında görevlendirilir. Yapılan Çalışmalarla Bababurnu bölgesinde güçlü bir savunma hattı kurulur. Görev alacak olan çetelerin isimleri tek tek deftere kaydedilir. Düşmanı Bababurun’da durduracak olan savunmanın ilk harcı atılır.

Şehir içi çatışmalar başladığında Vezir Hoca da diğerleri gibi kendi bölgesi olan Kayabaşı’na çekilir ve bil fiil çatışmalara burada katılır.

Savaşın son günlerine doğru düşmanın top atışlarının şiddetlenmesi ve şehrin ateşe verilmesi ile Vezir Hoca da ailenin kadın ve çocuklarını şehir dışına bağ evine gönderir. Birkaç gün sonra da çocuklar ne durumdalar göreyim bir diye merak ederek gece bağ evine gider. Kapıyı çalar. Anası çıkar. Oğluna; “Ne var, ne diye geldin?” der. Vezir Hoca; “Ne durumdasınız, çocukları bir göreyim diye geldim” cevabını verir. Anası Zehra kadın onu içeri almaz ve kızarak şöyle der:

-Senin burada ne işin var. Çocuklara bakmak, çocukların sorumluluğu benim görevim. Senin görevinse vatanı korumak, kollamak. Yallah işine…

Vezir Hoca gün doğmadan cephede yerini alır.

11 Şubat gecesi düşmanın kaçması ile şehirde kalan Ermenilerin silahlarının toplanması için oluşturulan heyette görev alır. Maraş Harbi sonrası başta Antep olmak üzere civar bölgenin kurtuluş mücadelelerine de katılır. Antep harbinde daha sonra cumhurbaşkanı olacak olan Cevdet Sunay onun emrinde çalışır. Savaşlarındaki ülü Ankar’ya kadar ulaşır. Savaş sonrası Ankara’ya çağrılır ve kabul görür.

Ankara ziyareti sırasında bir dostu ile birlikte Sebilürreşad Gazetesi’ni ziyaret ederek Eşref Edip (Fergan) ile görüşür.

Eşref Edip Maraş’tan bir gazi ile karşı karşıya olmanın sevinci ile şunları söyler:

-Maşallah, siz Maraş mücahidlerindesiniz demek. İslam tarihine pek parlak bir sahife yazan kahraman Maraş mücahidleriyle teşerrüfümüzden dolayı pek memnun olduk. Dillerde destan olan Maraş vekayi’ni (olaylarını), bizzat o vekayi’in (hadiselerin) içinde bulunanlardan dinlemeyi pek arzu ederdik. Maraş Müslümanlarının gösterdikleri harika-i celadeti (olağanüstü kahramanlığı/yiğitliği) mümkün mertebe tafsilatıyla (ayrıntılarıyla) bütün Müslüman kalplerine nakşetmek (kazımak) Sebilüreşşad için en mütehattim (lüzumlu-zaruri) bir vazifedir.

Bu övgüler karşısında mahcup bir eda ile karşılık verir Vezir Hoca:

- Biz bir şey yapmadık, din ve vatan uğrunda hepimiz ölmeye azmederek cihada başladık, Allah tevfikini (yardımını-zaferini) ihsan etti, düşman perişan oldu.

Eşref Edip bu sözleri Vezir Hoca’nın mütevaziliğine vererek Şöyle der:

- Hoca efendiler, sizin gazanız öyle bir harikadır ki Müslümanlığın ilk teessüsü (teşekkül, vücuda gelmesi) zamanlarında mücahidin-i İslam’ın (İslam mücahidlerinin) gösterdikleri besalet (Kahramanlık) ve fedakarlığı andırıyor. Bu vekayi’ (olaylar) nasıl başladı, nasıl cereyan etti? Bu hususta bize biraz malumat lütuf buyurulmasını istirham ederiz. Bu ısrarlı istek üzerine Vezir Hoca anlatır Eşref Edip Bey anlatılanları kaydeder. Yapılan bu mülakat Maraş ve Antep harbinin birinci ağızdan ilk kez yayınlanıyor olması yönüyle önemlidir. Uzun bir metin olan bu mülakat Sebilürreşad’a 3 Şubat 1921’de yayınlanmıştır.

Vezir Hoca savaş sonrasında Çiçekli Camiinde fahri imamlık, yapar. Göksun müftülüğünden emekli olur.

90 yaşında iken 15 Mart 1972’de vefat eder.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

Hoca Ahmet Yesevi Bulvarı Adını Nereden Almıştır?
Doğu Çevre Yolu Bulvarı Adını Nereden Almıştır?
Bahçelievler Mahallesi Adını Nereden Almıştır?

Kültür Sanat Haberleri