Tarihin en büyük "Altına Hücum" dönemlerinden birini yaşadığınızı hayal edin. Kasabanın meydanı hıncahınç dolu. Herkesin elinde kazmalar, kürekler; gözlerinde ise zenginlik hırsı var. Yıllardır strateji belliydi: "Daha derin kaz, daha çok işçi tut, daha büyük tüneller aç."
Ancak şimdi, o derin galerilerin karanlığında, madencilerin kazmaları sert bir kayaya çarpmaya başladı. Bir zamanlar vadide yankılanan "Altın buldum!" çığlıkları yerini derin bir sessizliğe bıraktı.
İşin garibi şu: Kasabanın en büyük nalburu, yani madencilere o kazma ve kürekleri satan tüccar Nvidia, geçen hafta tarihinin en büyük satışını yaptığını duyurdu. Tek bir çeyrekte 57 milyar dolar. Dükkanın kasası dolup taşıyor, CEO Jensen Huang "Elimde satacak kürek(Blackwell Çip) kalmadı, kapış kapış gidiyor" diyor.
Peki, kasaba meydanındaki (yani borsadaki) hava neden buz kesti? Neden tüccar rekor kırarken, ona sermaye verenler paralarını çekip kaçmaya başladı?
İşte "Yapay Zeka Paradoksu" tam olarak budur. Çünkü yatırımcılar o sessizleşen madene bakıp şu ürkütücü soruyu soruyor: "Nalbur zengin oldu ama ya madendeki altın bittiyse?"
"Yakıtımız Bitti": İnternetin Dibini Sıyardık
Bu endişenin haklı olup olmadığını anlamak için sözü, o madenin baş mühendislerine bırakalım. ChatGPT’yi hayatımıza sokan OpenAI’ın kurucu ortağı Ilya Sutskever, geçtiğimiz günlerde çok çarpıcı bir itirafta bulundu: "2020-2025 arası 'Ölçekleme Çağı'ydı. Ama o devir bitti."
Sutskever’e göre veri, yapay zekanın "fosil yakıtı"dır. İnternet dediğimiz şey, insanlık tarihinin en büyük metin koleksiyonu; tweetlerden bloglara, kitaplardan makalelere kadar dijital toprağın altındaki fosiller... Dev şirketler, bu petrolü çıkarır gibi interneti kazdı ve bitti. Elimizde tek bir internet var ve biz onun tamamını makinelere okuttuk. Artık sistemi 100 kat büyütsek de zeka 100 kat artmıyor. Çünkü yakıt bitti.
Evdeki Kedi ve Profesyonel Kötümserler
İkinci uyarı, Facebook'un (Meta) Yapay Zeka Başkanı ve Turing ödüllü Yann LeCun'dan geldi. LeCun, meseleye teknik değil, "idrak" penceresinden bakıyor ve bizi evimizdeki o sessiz dosta, kediye götürüyor.
"En gelişmiş yapay zeka bile, fiziksel dünyayı kavrama konusunda evinizdeki kediden daha geridedir" diyor LeCun. Çünkü yapay zeka sadece "bardak" ve "kırılmak" kelimelerinin yan yana gelme ihtimalini hesaplıyor. Oysa kedi, masadaki bardağa pati attığında onun düşeceğini, yerçekimini ve sonucunu biliyor. LeCun buna "Dünya Modeli" diyor. Makine okuyor ama yaşamıyor; kedi ise okuyamıyor ama "biliyor ve yaşıyor".
Bu koroya katılan üçüncü isim ise sektörün "Profesyonel Kötümseri" Gary Marcus. Ona göre mevcut sistemler gerçeği aramıyor, sadece en olası kelimeyi tahmin ediyor. Bu yüzden sık sık "halüsinasyon" görüyorlar; yani olmayan bir bilgiyi, kendilerinden çok emin bir şekilde uyduruyorlar. Marcus, "Ne dediğini bilmeyen ama ağzı çok iyi laf yapan bir papağanla tıp veya hukuk yönetemezsiniz" diyerek tehlikeye işaret ediyor.
400 Milyar Dolarlık Yatırım, 20 Dolarlık Talep
İşin bir de "duygusal", yani cüzdanı ilgilendiren boyutu var. 2008 krizini önceden gören ünlü yatırımcı Michael Burry, şimdi de yapay zekaya karşı pozisyon alıyor.
Tablo şu: Dev şirketler altyapıya yılda 400 milyar dolardan fazla harcıyor. Peki bu değirmenin suyu nereden dönüyor? Birbirlerine çip kiralayarak, birbirlerine yatırım yaparak... Ortada "döngüsel" bir para trafiği var. Ancak gerçek son kullanıcı talebi, yani ayda 20 dolar verip ChatGPT kullanan bizler, bu devasa çarkı döndürmeye yetecek kadar kalabalık değiliz.
Sonuç: Balon Patlamıyor, Mevsim Değişiyor
Peki, tüm bunlar yapay zeka rüyasının bittiği anlamına mı geliyor? Hayır. Tıpkı 2000’lerin başındaki "Dotcom Balonu" gibi. O zaman da internet şirketleri aşırı şişmiş ve patlamıştı. Ama internet yok olmadı; aksine balonun sönmesiyle gerçek ve sağlam şirketler ortaya çıktı. Dijital devrim asıl o zaman başladı.
Nvidia tekeline karşı Google’ın kendi geliştirdiği özel çiplerle "Gemini 3"ü sahaya sürmesi de gösteriyor ki rekabet yeni başlıyor.
Sadece artık "kazmayı daha derine vurma" devri bitti. Önümüzdeki sisli yolu aşmak için vites değiştirmek, "ezberleyen" değil "muhakeme eden" sistemlere geçmek zorundayız. Duvarlar, toslamak için değil; tırmanıp aşmak veya etrafından dolaşmak için vardır.
Önümüzdeki hafta, bu yeni yolda "Büyük Veri" yerine "Akıllı Veri"nin hayatımızı nasıl değiştireceğini konuşacağız. O zamana kadar, yaşamımızdaki teknolojiye hayranlık duyarken, kedinizin (ve elbette kendinizin) sahip olduğu o Allah vergisi eşsiz "idrak" yeteneğinin kıymetini bilmekte de fayda var.