Yabancı ekonomistler şaşkın! Anlam veremiyoruz

ABD Başkanı Donald Trump’ın fitilini ateşlediği ticaret savaşlarının küresel ekonomi için risk oluşturduğu uyarısında bulunarak, NATO üyesi bir ülkeye bile politik sebeplerle ekonomik yaptırım uygulanmaya kalkılmasını anlamakta zorlandıklarını belirtiyor.

Londra’da bulunan GKFX’in  Kıdemli Piyasa Stratejisti David Morrison, “ABD bir süredir Trump yönetimi  altında, ABD’ye karşı ticaret açığı olan ülkelere yönelik gümrük tarifesi  artırımına gidiyor. Trump bu yaptırımları sadece başlıca ticaret ortakları olan  Çin, Kanada ve Meksika gibi ekonomik olarak ortada adaletsizlik olduğunu  düşündüğü ülkelere yönelik değil, aynı zamanda politik anlaşmazlıklara sahip  olduğu Rusya, İran ve Türkiye gibi ülkelere karşı da uyguluyor.”  değerlendirmesinde bulundu.
 
Morrison, “Bir NATO üyesinin başka bir üyeye yaptırım uygulaması  şaşkınlık verici” dedi.
 
JFXTM Küresel Para Birimi Stratejileri Başkanı Jameel Ahmad ise  Türkiye ekonomisinin alternatif ilişkiler yoluyla yeni finansman yolları  arayabileceğine işaret ederek, “Bu ülkeler, (Çin, Rusya ve Körfez ülkeleri)  potansiyel olarak Türkiye’ye finansman sağlayabilir.” dedi.
 
Pekin yönetiminin ABD'nin Çin menşeli ürünlere yönelik gümrük  tarifeleri nedeniyle Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) başvurduğunu hatırlatan Ahmad,  “Türkiye’nin de bu yolu takip etmesi olası. Dünya ekonomisi son derece birbirine  bağlı durumda. Diğer ekonomiler ABD’nin tarifelerdeki artış baskısının etkisini  hafifletmek için ABD dışında yeni ticaret anlaşmaları yapabilir.”  değerlendirmesinde bulundu.
 
"2008 YILINDAKİ FİNANS KRİZİNDEN BU YANA EN BÜYÜK RİSKİN FİTİLİNİ  ATEŞLEYEBİLİR"
 
ABD’nin ekonomik yaptırımlarını ve gümrük tarifelerini artırma  kararlarının küresel ekonominin görünümü üzerinde baskı oluşturmaya başladığının  altını çizen Ahmad, “Ticaret savaşlarının devam etmesinin küresel finans dünyası  için 2008 yılındaki finans krizinden bu yana en büyük riskin fitilini  ateşleyebileceği konusunda büyük bir endişe söz konusu. Kesinlikle ticaret  savaşlarının küresel ekonominin üzerindeki etkisini azımsamamalıyız.” ifadelerini  kullandı.
 
Londra'da bulunan Capital Economics'in ABD Başekonomisti Gregory Daco  da ABD ile Çin arasında son dönemde giderek  artan ticari ve ekonomik gerilimin uluslararası şirketlerin uzun vadeli  planlarını olumsuz yönde etkilediğini, mevcut gerilimin kalıcı bir hal alması  durumunda şirketlerin yatırım planlarını değiştirmek zorunda kalabileceğini  söyledi.
 
Daco, "Ticaret savaşlarının şirketlerin uzun vadeli yatırım planları  üzerinde dikkate değer sonuçları olacağını düşünüyorum. İşletmeler, daha tedbirli  davranarak alternatifleri araştırmaya başlayabilir. Ticaret savaşlarında diğer  ülkelerin giderek daha avantajlı bir durumda olduğunu düşünüyorum. Fakat küresel  büyümenin yavaşlaması (ticaret savaşları nedeniyle) yatırımcıların risk almak  konusunda temkinli olmasına neden olabilir." diye konuştu.
 
"VOLATİLİTEDEN AYNI ZAMANDA FED DE BÜYÜK ORANDA SORUMLU"
 
Öte yandan kimi ekonomistler ise küresel ekonomideki mevcut  volatiliteden aynı zamanda ABD Merkez Bankası Fed’in de büyük oranda sorumlu  olduğunu savunuyor. Merkezi Londra’da bulunan Progressive Economy Forum’un konsey  üyesi ve Makro Ekonomi Politika Araştırmaları Direktörü (PRIME) Direktörü Ann  Pettifor, İngiliz The Independent gazetesi için kaleme aldığı makalesinde “ABD  Başkanı Donald Trump’ın son dış politika hareketleri tipik olarak öngörülemez ve  agresifken, küresel finansal türbülanstan tek başlarına sorumlu değil. Suç aynı  zamanda, sakin ve ihtiyatlı ama eşit şekilde yıkıcı, Fed politikalarında  olabilir." ifadelerini kullandı.
 
Pettifor, “Bugün yaşanan finansal türbülans için aslında Fed’in  bilançosunda normalleşme sürecini başlattığı 2017 yıllının haziran aynına  dönülebilir. Fed o tarihte bilançosundaki tahvilleri kademeli olarak azaltacağını  açıklamıştı. Bu 10 milyar dolarlık vadesi gelmiş tahvillere ilişkin akış tahvil  fiyatlarının azalmasına, karların ise artmasına yol açıyor. Bazı tahminlere göre  Fed’in bu yıl bilançosunun 315 milyar dolar azalması bekleniyor. 2019 yılında ise  437 miyar dolar daha azalabilir. Bu şekilde şekilde bir normalleşme basit ve  istikrarlı olmaz.” değerlendirmesinde bulundu.
 
Fed’in politikalarının da küresel ekonomi için dikkat değer seviyede  risk oluşturduğunu belirten Pettifor, şunları kaydetti: “Faiz artırımları ağır  bir şekilde borç altında olan küresel ekonomi için risk oluşturuyor. 2000 yılında  küresel özel sektör ve kamu borcu stokunun toplamı 142 trilyon dolar, yani  küresel ekonominin (GSYH) yüzde 260’ı seviyesindeydi. 2010 yılında bu neredeyse  iki katına çıkarak 247 trilyon dolara, yani küresel ekonominin yüzde 318’ine  yükseldi. Bu borcun büyük kısmı Fed’in genişlemesiyle oluştu.”
 
Bu arada Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings de  geçtiğimiz ay ABD’nin gümrük vergisi artışlarıyla başlayan ticaret savaşlarının  giderek büyümesi halinde bunun küresel ticarete maliyetinin 2 trilyon doları  bulabileceği uyarısında bulunmuştu.
 
Yine Fitch Ratings tarafından geçen ay açıklanan bir projeksiyona göre  ABD ve Çin arasında etkisi giderek artan ticaret savaşlarının gelecek yıl ve 2020  yılında Türkiye ekonomisine olumlu yansımasının olabileceği bildirilmişti.  Projeksiyonda, ABD ve Çin arasında etkisi giderek artan ticaret savaşlarının 2019  yılında küresel büyümenin yüzde 2,8’e gerilemesine neden olabileceği  belirtilirken, bu durumun Türkiye ekonomisi üzerinde ise 2019 yılında yüzde 0,1  puan, 2020'de de yüzde 0,2 puan olumlu etki oluşturabileceği öngörülmüştü.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri