Türk milliyetçisi Kur’an harfli tabeladan rahatsız olur mu?

Ahmet Doğan İlbey

Suriyeli muhacirlerin açtığı işyerlerindeki “Arapça tabelalar” üzerinden Türk milliyetçisi hassasiyetiyle öne çıkan kardeşlerimizi birileri yönlendirip, şovenist bir huzursuzluk ortamı oluşturmak istiyorlar?

Şu beyanatlar neyin nesi?

Adana Urayı (Belediyesi), Suriyelerin işyerlerine astıkları Arapça tabelaları ‘görüntü kirliliği oluşturuyor’ gerekçesiyle indiriyor.” Bu haber bir başka yerde “….Yabancı dildeki tanıtıları (Arapça tabelaları) indiriyor!” şeklinde son derece kışkırtıcı ve câhilâne bir ifadeyle veriliyor.

“Suriyelilere ait işyerlerindeki Arapça tabelalara Bursalılar oldukça tepkili. Getto görüntüsü veren bu tabelaların derhal indirilmesini istiyor.”

“Mersin, Gaziantep ve İslahiye’de Arapça tabela ve yazılar Türkçe'nin korunması gerekçesiyle kaldırdı.”

Hâdisenin cereyan ettiği belde sayısı sahil şeridinde daha çok. Tarih, millet ve ümmet şuurundan mahrum ve bilgisizlik taşıyan bu anormal tepkinin bir başka şehirdeki örneği üzerinden meseleyi anlamaya çalışalım. 

Şehr-i Maraş’ta Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen bir dernek başkanı, “Burası Kahramanmaraş mı Ortadoğu mu?” başlığını taşıyan beyanatında, Suriyeli muhacirlerin açmış olduğu işyerlerinin Kur’an harfli tabelalarına tepki gösteriyor ve şehir merkezi başta olmak üzere bazı bölgelerin cadde ve sokaklarının Arap mahallesi hâline geldiğini söylüyor:

“Şehrimizin belirli caddelerine girildiği vakit, burası Kahramanmaraş mı? Düşüncesine kapılacak kadar rahatsızlık yaratmakta ve Türk’ün öz yurdunda bizleri rahatsız etmektedir.”

Beyanatının devamı şöyle: “Türkçe giderse Türkiye gider. Buradan Kahramanmaraş'taki bütün yetkililere sesleniyorum. Burada bu levhaları asanlar neye göre aşmıştır. Mülteci yâni misafir olanlar ne zamandır ev sahibi olmuştur. Bir Türk milliyetçisi olarak bu levhaları kabul etmiyor ve bu konunun takipçisi olacağımı buradan duyuruyorum. Türkçe’nin resmî dil olmasının yıldönümü olan 13 Mayıs Türk Dil Bayramı’na kadar Arapça tabelaların kaldırılıp bu sorun bir an önce çözüme kavuşturularak, Türkçemize hak ettiği bayramı yaşatalım.”

Beyanatının içinde doğru olan tek cümle: “Türkçe giderse Türkiye gider.” Yozlaştırılan Türkçe’miz için millî hassasiyete sahip birçok dernek, fikir ve edebiyat erbabınca Kur’an harfli tabelalara karşı olmadan mücadele edildiğini kırk yıldır hatırlarım. Ayrıca milliyetçilik yahut millîlik anlayışını doğrudan doğruya İslâm’dan, yâni Kur’an-ı Kerim’den alan ve ırkçı olmayan Türk milliyetçiliğine itiraz etmemiz mümkün değil, bizatihi inandığımız bir düşüncedir.

“ARAPÇAYA” KARŞI OLMAK CEHÂLETTENDİR

Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen dernek başkanının iyi niyetinden şüphe etmiyorum, fakat Türk milliyetçiliğinin, kendi ifadesiyle “Arapça tabelalara” (doğru ifade Kur’an harfli tabeladır) karşı olmasının bir tenakuz olduğunu bilmediği ve dersine iyi çalışmadığı üslûbundan belli. Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen birisinin “Arapça” tabelaya yabancı lisan gözüyle bakması bütün İslâmların hâdimi ve bayraktarı olan Türk kimliğine yakışık düşmez ve tarihî misyonuna hakarettir.

“Şehrin bazı cadde ve sokakları Arap mahallesi hâline geldi” ifadesinin Atatürk milliyetçiliğiyle benzerlik taşıdığının farkında değil. Buna benzer ifade ve uygulamalar 1930’lı yılların Kemalist Türkiye’sinin inkılâp zulümlerinden biridir.

Millî kültürümüze aykırı ecnebî tabelalarla uğraşmak varken, “Arapça” dediğiniz tabelalar mı kaldı uğraşacak? Şehrin neredeyse her on tabelasından dördünün İngilizce, Fransızca gibi Avrupa lisan ve harflerinden oluşmasından niye rahatsız olmuyor ve dile getirmiyorsunuz?

Şehr-i Maraş’ın büyük caddelerini ve meydanlarını Avrupa şehirlerine benzeten İngilizce, Fransızca gibi yabancı dille yazılmış reklâm ve markaların neonlu tabelalarından, kültürümüze yabancı plazalardan, rezidanslardan ve heykellerden rahatsız olduğunuz aklınıza mı gelmedi yoksa rahatsız mı olmadınız?

Türk yâni İslâm şehri olan Maraş’ta “Arap” harfleriyle yazılan tabelalar niçin rahatsızlık versin? Bizim bin yıllık harfimiz değil midir? Ecdadımız bu harflerle ilim irfan öğrenmiş ve mezar taşlarındaki künyeleri bu harflerle yazılıdır. Allah’a ve Resûlü Efendimiz s.a.v.’e ettiğimiz dua ve salat u selâmlarımız Türkçe’nin düşmanı olarak gördüğünüz bu harflerle edilir. Hüsnühatlarımız, tezhib sanatımız “Arapça” diye küçümsediğiniz harflerden müteşekkildir.

TÜRKLER “ARAPÇA” DEDİĞİNİZ HARFLERLE MEDENİYET KURDU

“Arapça” dediğiniz Kur’an harfleridir ki Türkler Müslüman olunca, yabancı gördüğünüz bu ulvî harflerle binyıllık medeniyet kurmuş, üç kıta yedi iklime bu harflerle İ’lâ’yı Kelimetullah’ı ve nizam-ı âlem ülküsünü “yaymıştır.

İslâmlaşınca millet olan Türklerin güzide lisanının İslâm harfleri sayesinde medeniyet dili hüviyetini haiz olduğunu kavramış olsaydınız yahut Türk milliyetçiliğini hiç olmazsa Necip Fâzıl, Nurettin Topçu, Prof. Dr. Erol Güngör, Nevzat Kösoğlu, Seyit Ahmet Arvasi, Gâlip Erdem, D. Mehmet Doğan, İsmet Özel gibi kaynaklardan öğrenseydiniz eminim Arap harfli tabelalar sizi rahatsız etmez, doksan yıllık Latin harfli tabelaların verdiği zulüm ve eziklikten bir an ari olup, gönlünüze bir âşinalık, bir sıcaklık gelirdi.

Bu değerleri reddettiğinizi sanmıyorum. Bu görüntülerin dinimizden neşet eden sanat ve şehir anlayışına uymadığını ismini zikrettiğim fikir adamlarını iyi okumuş olsaydınız anlardınız? Hakiki, yâni İslâmî mânasıyla Türk milliyetçisiyim diyen birinin en evvel yapacağı tâlim bunlar olmalıdır.

LATİN HARFLİ TABELALAR TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ RAHATSIZ ETMEZ Mİ?

Bir başka soru: Türk alfabesi olmayan Latin harfli tabelalar Türk milliyetçiliğinizi rahatsız etmiyor mu? Etmiyorsa şayet farkında olmadan Batılı seküler-ulus muhtevaya sahip Atatürk milliyetçiliğinin tesirine kapılmış olabilirsiniz.                                                                                           

Latin alfabesine Türk alfabesi diyen Kemalist İnkılâpların zorbaları, Türk’ün öz değerlerini ikâme ediyoruz diyerek, Osmanlı-İslâm asırlarındaki Müslüman Türk’ün Kur’an harflerini, dolayısıyla bin yıllık hafızasını, kültür ve medeniyet değerlerini “redd-i miras” etmiş, yürürlükten kaldırmıştı. Oysa “Arapça tabelalar” diyerek caddelerimize yakıştıramadığınız yazı bin yıllık Türk alfabesi, yerli lisanla Elifbasıdır.

Harf inkılâbını İngilizlerin tâlimatıyla yapan Kemalist Cumhuriyet zorbalarının kendilerine telkin edilen vazifeyi yerine getirdiklerini, Lozan sonrası Türkiye’ye yasak kılınan Ortadoğu ile bağlarının koparılmak, yâni İslâm dünyasının Türk vatanıyla kültür ve medenî irtibatının kesilmek istendiğini de hatırlatmak isterim.

“Arapça “ dediğiniz tabelalar ve mekân isimleri Latin harfleriyle değiştirilince, devrin asil Türk milleti sizin bugün gösterdiğiniz tepkinin tersini göstermiş ve “Gâvur alfabesiyle sokak ve caddelerimiz Avrupa memleketlerine döndü…” diyerek Kemalist devlete buğz etmişti.

Hâsıl-ı kelâm; Türkçe böyle korunmaz. Sözde “Koruma” maksadı taşıyan bu tavırlar ulusalcıların ekmeğine yağ süren ideolojik bir tavırdır. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.