Siyasetin çok dönengeçli bir cambazı…

Ahmet Doğan İlbey

Siyasetin çok dönengeçli bir cambazı…

 

Siyaset yolunda çokdönengeçli tabiatıyla tanınan, çok başkalaşıma uğrayan ve kendini sürekli“seleksiyona ”(ayıklama) tâbi tutan Zeybek’in şu sıralar televizyonlarda M.Kemal’i çok övmesi ve iri laflar etmesi, cemaziyelevvelini hatırlattı.

 

Siyasetin bir cambazı olarakikbal yolu MHP’de açılan Zeybek, ikbal yolunun en başında “Ülkücü EğitimcilerBaşkanlığı” yapar. Sonra ANAP’ta devam eder ve Kültür Bakanı olur. Özal’ınvefatından sonra yeni ikbal kapısı olarak Cumhurreisi Altıyedi Süleyman’ınbaşdanışmanlığını yapar ve bu görevin nimetini çabuk toplayarak Türk-KazakÜniversitesi Mütevelli Reisi olur. Sonra BBP Genel Başkan Başdanışmanlığınıüstlenir ve merhum Yazıcıoğlu’ndan sonra adı BBP’ye genel başkan adayı olarakgeçer.

 

Bu mütevazı partide ekmek yokdiye tekrar MHP’ye duhul etmeye çalışır fakat bütün hamlesi akîm kalır. Ennihayetinde vesayetçi derin güçlerce manipüle edilen DP’nin başına geçmesisöylenir. DP’ye genel başkan olunca ne dediğini bilmez olur; büyük hayâllerkurmaya ve sık sık “yüzde 51 oy bekliyorum, ben mutlaka başbakan olacağım”demeye başlar.

 

Ardından cirmine bakmadanMHP’ye ortaklık teklif eder. Sonra SP, BBP, Has Partiye ittifak teklifleriyapar. Hiçbirinden kabul görmez. Eli böğründe dolaşırken, Atatürkçü şeyh HaydarBaş’ın BTP’siyle “muhteşem ve iktidar garantili” bir ittifak yapar ve “bu iştamam, l2 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde birinci partisi olarak hükümetikuracağım inşallah” der. Kargaların bile güleceği bu ham hayâlinin sevincinigazoz içerek kutlar ve ferahlayınca çıkıp miting meydanlarına atıp tutmayabaşlar.

 

ZEYBEK “BEN MUTLAKA BAŞBAKAN OLACAĞIM” DİYOR

 

Zeybek, “Ben mutlaka Başbakan olacağım” diye tutturunca megalomanolduğuna, kendini büyük adam sanma ve narsizm hastalığına yakalandığına dairteşhisim artık kesinleşmişti. “Ey ahali!Ben iktidara geliyorum, ben başbakan oluyorum” demeye başlayınca, dinlemeyegelenler şaşırır, “galiba ne dediğini bilmiyor, ateşli hastalık falangeçirmiştir” diyorlar.

 

“BAŞBAKANLIK BENİM HAKKIMDIR” DEMESİ PARANOİDŞİZOFRENİ BELİRTİSİDİR

 

Hâsılı meydanlarda kâh atabinerek, kâh otobüs üstüne çıkarak “Ben başbakan olacak adamım” diye kendiadına tellâllık yapar. Kendini başbakan olacak adam olarak görmek bir sendromadönüşür. Dinleyicilerden biri, “Memlekette başbakanlık yapacak adam çok…” deyipisim sayınca, hemen celâllenir; “Bu ülkede başbakanlık benim hakkımdır. Çünküliderler içinde bakın bakalım benim gibi kaymakamlık, müsteşarlık, mebusluk,bakanlık, cumhurbaşkanı başdanışmanlığı, üniversite kurucu heyet başkanlığı,bir iri medya kuruluşunun genel koordinatörlüğü, gazetelerde yıllarca köşeyazarlığı yapan ve şu kadar kitap yayınlayan biri var mı?” diyerek kükrer.

 

“Başbakanlık benim hakkımdır” diyen birini dünyanın hangi tıbbiyesinegötürseniz götürün kesinlikle paranoid şizofreni teşhisi koyarlar. Büyük adamkompleksi girmiş ruhuna. Tedavi olması veya bir hocaya okunması lâzım. Heryerde “Ben başbakan olacak adamım…” diye sayıklayan biri muhakkak ki narsizm vemegalomanî hastalığına yakalanmıştır.

 

Malûmdur ki “Megaloman”; kendini beğenmiş, kendini her şeyden büyükgören, sürekli kendisini övme belirtileri olan bir hastalıktır. Hasta, üstünniteliklere sahip olduğunu zanneder. Eskiden “Türk-İslâm ülkücüsüyüm” diyeövünen Zeybek, sol-liberal görüşlü Radikal ve Posta gazetelerinde köşe yazarlığıda yaptığı malûm. Cem Vakfı’nın derin müdavimi ve son derece yanlış yorumladığıAhmet Yesevî uzmanı (!), makam ve mansıp tutkunu, şöhret âfetine mâruzZeybek’in iflah olmaz huyları çoktur.

 

DEMİREL’İ VE M. KEMAL’İ ÇOK ÖVMEYE BAŞLAYINCA…

     

En büyük kusuru Demirel’iövmesi ve 28 Şubat’tan bu yana onun ağır hatâlarını söylememesidir. M. Kemal’içok referans göstermesi ve ondan “Büyük ceddimiz” demesi bu kusurlarını vesiyasetteki başarısızlığını katmerlemiştir. 9 Şubat 2003 tarihli Tercüman’da Demireliçin yazdıkları ahrete kadar üzerinden çıkmayacak kara bir lekedir:

 

“Sayın Demirel’i yakındantanıdım. Çok okuyan, okuduğunu çabuk anlayan, yetenekli bir insan... Çağı veçağın gelişmelerinin ayrımında bir zihin (...) Bayrağın temsil ettiği değerlerinaynı zamanda insanın onurlu yaşamasının da güvencesi olduğunun bilincinde birdüşünür... Sayın cumhurbaşkanımız filozof-devlet adamının iyi bir örneğidir.”

 

Bu sözler siyasî bahtınınkapandığının işaretiydi. Ama farkında olmadı. Çünkü aklı perdelenmişti. Birkararda durmuyor, sürekli başkalaşıyordu. 28 Şubat’ta Refahyol Hükümeti’ninalabora edilmesinde Cumhurbaşkanı olarak ses çıkartmayan ve çıkarına uygun yenihükümet tezgahı hazırlayan Demirel için “filozof-devlet adamının en iyi örneği”diyen birini Allah iflah eder mi? Ahmet Yesevi’nin “Hikmetleri” ni okuduğunusöyleyen bir insan, başörtüsü zulümlerine, Kur’an kurslarının kapatılmasınasesini çıkartmayan Demirel’i över mi? Demirel’i ve M. Kemal’i çok övmeyebaşlayınca aklının bir hoş olduğunu belli etmişti.

 

KENDİNİ HZ. MUSA’YA BENZETMESİ     

 

Aklının bir hoş olduğuna dairşu sözlerini de incelemek lâzım: “Gittiğim her yerde engel çıkarıyor ve TVkanallarına çıkmamı engelliyorlar. Firavun, Hz. Musa’nın gelmesini engellemekiçin yüzlerce çocuğu öldürmüş, ama engelleyemedi. Trabzon’dan çıkarak dünyaçapında ekonomi kitapları yazan Haydar Baş’ın partisi bizimle yola devamediyor. İnşallah Demokrat Parti iktidarına kavuşacak.”

 

Siyasî cirmine bakmadan çokiri sözler ediyor, kendinde olmayan vasıfları kendinde varmış gibigösteriyordu. Kendini Firavunca engellenen Hz. Musa yerine koyması çok komikti.“Zeybek’in kafası tamam” demişlerdi. Zaten Haydar Baş’ı övüp, ittifak yaptığıgün şansızlığı da başlamıştı. Siyasetin her rengine boyanmış biri kalkıp da  “yüzde 51 oy bekliyorum,13 Haziran’daBaşbakan olacağım” derse ve % 0.06 oy alırsa, elbette akıl sağlığının yerindeolmadığına kanaat edilir. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.