İmam Buhârî: Sahih-i Buhârî yazarı
Sağduyulu, vizyoner paylaşımlarıyla dikkat çeken Akra Medya, önceki yıllarda Hacı Bektaş-ı Veli, Şeyh Şamil ve Muhammed Ali gibi önemli şahsiyetleri ön plana çıkartarak halkımızın gündemine getiriyor; fikirlerinin incelenmesini ve hayata geçirilmesini hedefliyor.
1446 Hicrî yılı, hadis ilminin en güçlü temsilcilerinden biri olan İmam Buhari’yi merkeze alarak “Sahîh-i Buhârî Yılı” olarak ilan edildi.
İnsanımıza dinimizi sahih kaynaklardan aktarmak, çağımızın en önemli görevi olsa gerek.
Kâinatın yaratıcısı Yüce Allah’ın, Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) vasıtasıyla insanlara kurtuluş sebebi olarak gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm’den sonra, ulemanın üzerinde doğru olduğuna ittifak ettiği altı hadis kitabı vardır. Peygamberimiz’in (s.a.v.) sözleri, fiilleri ve tasviplerinin sağlam ravilerden derlenerek kitap hâline getirilmiş şeklidir.
Kütüb-i Sitte diye adlandırılan bu kitaplardan birincisi Sahîh-i Buhârî’dir.
Bismillahirrahmânirrahîm
Peygamberimiz (s.a.v.)’in, Bizans İmparatoru Herakliyus’a gönderdiği mektup: “Hidayete uyanlara selâm olsun.”
“Müslüman olursan Selâmet bulursun. Eğer yüz çevirirsen, sana bağlı olanların hepsinin vebali şüphesiz boynundadır.”
Bir kişi, “Hangi Müslüman daha faziletlidir?” diye sorunca, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dilinden ve elinden Müslümanların emin oldukları kişi.”
Üç şey var ki, kimde bulunursa o kişi imanın tadını bulmuştur:
Bir kimseyi sadece Allah rızası için karşılıksız sevmek,
İman ettikten sonra inkâra dönmeyi ateşe atılmak gibi görmek,
Allah ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek.
Resûlullah (s.a.v.) arkadaşlarına bir şey emrettiklerinde, onların güç yetirebileceği şeyi emrederlerdi.
Her kim mümin olarak ve sevabına inanarak, Allah rızası için bir Müslüman cenazeye katılır da namazı kılınıp defni tamamlanıncaya kadar yanında bulunursa, o kimse iki kırat sevapla döner.
Bir kimse, ailesinin geçimini Allah rızası için sağlarsa, bu yoldaki harcamalardan sadaka sevabı kazanır.
Kolaylık gösteriniz, güçlük çıkarmayınız. Sevindirici olunuz, nefret ettirmeyiniz.
Yani her işte kolaylık sağlayıp, güzel müjdelerle insanları hak yola teşvik ediniz; zorluk çıkarıp nefret ettirmeyiniz.
Müminin kurtuluşu, ancak Allah’ın büyük lütfuyla olur.
“Şu gecenizi hatırlayınız. Bunun üzerinden yüz sene geçince, şimdi bu toprakta bulunanlardan hiçbiri hayatta kalmayacaktır.”
Kıyamet gününde ümmetim, abdestin bıraktığı izlerden bembeyaz ve parıl parıl olarak çağırılacaktır. İçinizde beyazlığı çoğaltmaya gücü yeten varsa, yapsın.
Peygamber (s.a.v.) süt içtikten sonra su ile ağzını çalkaladı ve “Süt yağlıdır,” buyurdu.
Resûlullah (s.a.v.), bir kabristan yanından geçerken, kabirlerinde azap çekmekte olan iki kişinin seslerini işitince şöyle buyurdu: “İkisi de azap çekiyor. Çektikleri azap da büyük bir şey yüzünden değil. Birisi idrarından korunmazdı; diğeri de koğuculuk ederdi.”
“Siz ancak kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz. Güçleştirici olarak değil.”
Yatağına girip yatmak istediğinde, namaz abdesti gibi abdest al. Sonra sağ yanına yat ve şöyle dua et:
“Allah’ım, sana teslim oldum. Her işimi sana bıraktım. Azabından korkarak ve sevabını umarak sırtımı sana dayadım. Senden başka sığınak ve korunak yoktur. Allah’ım! İndirdiğin kitabına, gönderdiğin peygamberine iman ettim.”
Eğer o gece ölürsen, fıtrat üzere ölmüş olursun.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:“Benden önce kimseye verilmeyen beş şey bana verildi: Bir aylık mesafeden düşmanımın kalbine salınan korku ile zafer kazandırıldım…”
Eğer insanlar ezan ve cemaatle kılınan namazın, özellikle birinci safta durmanın sevabını bilselerdi ve kura çekmeden elde edemeselerdi, mutlaka kura çekerlerdi. Eğer namazlara erken gelmenin sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Eğer yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmanın sevabını bilselerdi, emekleyerek dahi olsa o namazlara gelirlerdi.