Yeni Başlangıçlar
Yeni bir sabah...
Doğudan yükselen güneşin ışıkları, sanki Rabbimizin "Bugün de rahmetim sizinle" hitabıdır.
Güneş her gün aynı yerden doğar ama her seferinde yepyeni bir güzellik taşır.
Çünkü o sadece gökyüzünü değil, gönülleri de aydınlatmak için doğar.
Yükseldikçe hem âlemi ısıtır hem de insanı düşündürür:
"Ben de bugün kime ışık oldum?"
Yeni başlangıçlar...
Güneş doğudan tüm haşmetiyle doğdu; harika bir manzara.
Göklere doğru yükseldikçe hem insanları hem âlemi aydınlatmakta, hem de ısıtmakta.
Mükemmel bir görüntü.
Allah'ım, sen ne mükemmelsin, ne kusursuz yarattın âlemi.
Seni tesbih ediyorum, sana şükrediyorum.
Ve dilimde duam:
"Allah'ım, seni zikretmek, sana şükretmek, sana güzel ibadet etmek hususunda bana yardım eyle.
Ya Rabbi, bana katından daha fazla yardım eyle ki; seni daha çok zikredeyim, daha çok şükredeyim, daha çok ibadet edeyim.
Öğretilerini/nasihatlerini daha çok dinleyeyim ve hayatıma uygulayayım."
İşte insana verilmiş yedi / yirmi dört saat daha...
Güneş gibi olmak; arkadaşlarımızın, ailemizin kalbinde doğmak; onları muhabbetimizle, sevgimizle, güzel ahlakımızla ısıtmak.
Sadece iyilik yapmak değil; günümüz dünyasında aynı zamanda iyiliğin katalizörü de olmak lazım.
Yapılan araştırmalarda kötülüğün, iyilikten beş kat daha hızlı yayıldığı belirtiliyor.
Ve bu yayılımın gerçekleşmesi için hiçbir şey yapmadan durması yetiyor...
Onun için biz iyilerin sadece çalışması değil, daha çok çalışması gerekiyor.
Farkındalık oluşturacak çalışmalarda bulunmak gerekiyor.
Kampanyalar düzenlemek, güzel ahlakla ilgili, insanlarımızı güzel yetiştirmekle ilgili gayret göstermek gerekiyor.
Öğrencilerimize model alınacak örnekleri anlatıp, onlar gibi olmalarını sağlamak gerek.
Rabbim, sen ne mükemmelsin!
Şu âlemi ne kusursuz yarattın. Her şey bir tesbihte, her varlık bir secdede.
Biz de dillerimizle değil, hâllerimizle zikredelim seni.
Çünkü kalbi diri tutan, zikirdir; hayatı bereketlendiren, şükürdür; insanı kemale erdiren, ibadettir.
Rabbimiz buyuruyor:
"Bana Esmâü'l Hüsnâ ile dua edin."
Öyleyse ey Terbiye Eden Rabbimiz, "Ya Rab!" isminin kudretiyle, bizi de evlatlarımızı da en güzel şekilde sen terbiye eyle.
Kalplerimizi sabah güneşi gibi diri, ahlakımızı rahmetin gibi yumuşak kıl.
Her sabah doğan güneş aslında bize bir hakikati hatırlatır:
Her doğuş bir diriliştir. Her sabah, insanın kendini yeniden inşa etme fırsatıdır.
Güneş, Rabbimizin her gün gönderdiği bir davettir:
"Bugün de aydınlat, bugün de ısıt, bugün de umut ol."
Güneş gibi olmak; hem yakmadan ısıtmak, hem kırmadan aydınlatmak...
Bu çağda, karanlığı konuşmak yerine ışığı artırmak gerekiyor.
Çünkü karanlık, ışığın yokluğudur.
Ve her bir güzel söz, her bir iyi niyet, karanlığa atılmış bir ışık gibidir.
“Güneş ve Derviş”
Bir gün genç bir derviş, şeyhine sordu:
— Efendim, insan nasıl olur da kalpleri aydınlatır?
Şeyh, onu sabah namazından sonra tekkeden dışarı çıkardı. Ufukta güneş yeni doğuyordu.
— Bak evladım, dedi, şu güneşe...
Her sabah doğar, hiç kimseye sormaz, "Bugün kimin üzerine doğayım?" diye.
İyinin de kötünün de evini aydınlatır. Kendisini öveni de ısıtır, söveni de.
Derviş sessizce dinledi.
— Peki efendim, biz nasıl güneş gibi olabiliriz?
Şeyh tebessüm etti:
— Güneşin ışığı, kendinden yanmasaydı bu kadar aydınlatabilir miydi?
Sen de önce kendi nefsinde yan evladım...
Kibirini, tembelliğini, sevgisizliğini yak.
Sonra o ateşin aydınlığıyla insanlara ışık ol.
Ama unutma; güneş hiç kimseye "Ben doğuyorum" demez.
Sen de yaptığın iyiliği söyleme.
Derviş o günden sonra her sabah doğan güneşe bakıp dua etti:
"Allah'ım, beni de güneş gibi yap. Isıtayım yakmadan; aydınlatayım göstermeden."
Her sabah doğan güneş, Rabbimizin bir lütfudur.
Kimi zaman sessizce doğar ama büyük bir hakikati hatırlatır:
Dünya, iyilerin gayretiyle döner.
Ve her insan, kendi çevresinin güneşi olabilir.