Harf dili mi, hâl dili mi?

Ahmet Doğan İlbey

Fakir, harf diliyle konuşup yazan bir âcizdir. Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî’sini okuyunca anladım hurufat ehli, yâni harf diliyle yazıp konuşan biri olduğumu. Harf diliyle konuşanları azarlasa da onun nasihatlerini yine de hurufata döktüm.

Hz. Pîr’e göre hâl dilinin yanında kâl dili gereksiz. Harfi, sesi, sözü atıp konuşmak lâzım. Mesnevî’nin harf ve söz kalıplarından sıyrılarak okunduğunda gönüllere yerleşeceğini, harften, sesten, sözden kurtulunca derya olacağını söyler. 

Medrese ve tasavvuf bilgilerini aktarmak için harflere müracaat etmek mecburiyetinde olsa da harf dilinin taraftarı değildir. Harf dilinin yetersizliğinden şikâyet eder ve Allah aşkını yeteri kadar ifade etmediğine inanır.

“Kalem buraya gelince kırıldı gitti. Harf dilinin işi gücü görüneni anlatmaktır. Halbuki görünen şekil gül yaprağına benzer, su gibi eriyip gidiverir” diyerek sözün hurufata dökülmesini istemez.

DİLSİZ, DUDAKSIZ HÂL DİLİYLE KONUŞMAK

“Harfsiz, dilsiz, dudaksız hâl diliyle” yâni “gönül diliyle” konuşun diyor. Harf diline değer verenleri kabukta görüyor. Harf ve sesle konuşanların dilini gereksiz meşguliyetin kapıcısı olarak aşağılar. Harfsiz konuşanları gönül padişahı olarak tavsif eder.

Harfsiz konuşmasını tavsiye ediyor yol oğlu olanlara. Harfle konuşanlara “Susun! Hâl diliyle konuşanlara kulak kesilin; harfsiz söz söyleyin de bu söz insanların sözü, yâni kitaplarda yazılmış söz demesinler” diyor.

Ona göre harf de, söz de dünyadandır. Harf diliyle Allah’ın katına varılmaz.

Aşk ehli olanlar meleklerin konuşması gibi dilsiz sözle konuşmalı; sözden, harften geçip de su gibi olmalı.

Harfleri aşıp, sükût eri olmak evlâdır. Harflere dökülen dil değil, hâl diliyle konuşmak daha değerli. Elest Meclisi’nde harfsiz konuşuluyordu. En güzel şiir dudaklardan dökülen değil, gönülde duyulan şiirdir. Sözden, harften öte bir dil ile şiir söylemek gerek.

“DİŞLERİ ÇIKMAYAN ÇOCUKLARIN HARCIDIR HARF DİLİ”

Mânayı hâlle değil de, harflerle anlamaya çalışmanın “Dişleri çıkmayan çocukların harcı” olduğunu söyler. Harf dilinde ısrar edenlere kızar: “Dişleri çıkmayan çocukların harcıdır mânayı harflerle emmek, er iseniz harflerden mânaya atlayın.”

Modernizmden az çok darbe yiyen bizlere muhakkak ki çok doğru, fakat Necip Fâzıl’ın “Uyumak İstiyorum” şiirinde geçen “Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı” mısraının ağırlığında çok ağır bir tavsiye bu. Tutabilene selâm olsun.                                                                                  

Demek ki harf dili sûret, hâl dili sîretmiş. Her muhitte modernlikle malûl olmayanların sayısının bir elin parmaklarını geçmediği bu konuşkan çağda harf dilini terk etmek evliyalık olsa gerek.

Etrafımızı harf diliyle konuşan âlimlerin, vaizlerin, hocaların sardığı bu zamanda harf dilinden kurtulmayı düşünen ve denemeye çalışanlara ta’zimde bulunmalı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.