Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in sözleri, sadece 1400 yıl önce söylenmiş cümleler değildir. Onlar, çağlar üstü hakikatin bugüne uzanan sesi, gönüllere düşen ilahî birer nur damlasıdır. Her hadisi şerif, bize hayatın anlamını yeniden hatırlatan, kalplerimizi dirilten ve doğru yola yönlendiren bir pusuladır.
Bu sözleri okumak, sadece bilgi edinmek değildir; yaşamak, hayatımıza taşımak, gündelik davranışlarımıza nakşetmektir. Çünkü hadisler, raflarda saklanmak için değil; hayatı güzelleştirmek, insanı olgunlaştırmak ve toplumu ıslah etmek için bize ulaşmıştır.
Bir söz vardır ki, zamanın tozuna bulaşmaz. Bir ses vardır ki, çağların gürültüsünde kaybolmaz. Peygamber Efendimiz’in hadisleri, sadece bir dönemin değil, tüm insanlığın vicdanına dokunan ilahî birer yankıdır. Onlar, kalbin en derin köşesine düşen bir nur gibi, karanlıkta yön arayanlara pusula olur.
Bugün, dünyanın hızla aktığı, hayatımızın ise sessizce elimizden kayıp gittiği bu çağda, Peygamberimizin sözleri bize bir kez daha sesleniyor: “Söylediklerinizi yaşayın, inandıklarınızı uygulayın.” Artık sadece dinlemek değil, hayata geçirmek; sadece bilmek değil, yaşamak zamanı… Çünkü kurtuluş, sözde değil, eylemdedir.
İşte, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kutlu sözlerinden 11 örnek:
Hadis
“Kıyamet, siz Yahudilerle savaşmadıkça kopmayacaktır. (O gün) Yahudinin arkasına saklandığı her taş: ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel ve onu öldür.’ diyecektir.”
Günümüzde de zulme, baskıya ve haksızlığa karşı sessiz kalmamak gerekir. Özellikle Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılar, bu hadisin çağrısını yeniden gündeme getiriyor. Çocukların, kadınların, yaşlıların bombalar altında can verdiği bir coğrafyada, Müslüman’ın sessiz kalması zulme ortak olmaktır. Adaletsizliğe uğrayan bir komşuya, iş yerinde haksızlığa maruz kalan bir arkadaşına sahip çıkmak ne kadar imanî bir sorumluluksa, Gazze’deki mazlumlara ses olmak da o kadar kutsaldır.
Gazze’deki zulme karşı ne yapabiliriz?
Dua ile destek olmak: Her namazda, her kalp sızısında Gazze için dua etmek; mazlumun duasına ortak olmak.
Bilinci yaymak: Sosyal medyada, okulda, iş yerinde Gazze’deki gerçekleri anlatmak; algı operasyonlarına karşı hakikati savunmak.
Maddi yardımda bulunmak: Güvenilir yardım kuruluşları aracılığıyla gıda, ilaç, barınma gibi temel ihtiyaçlara katkı sağlamak.
Boykot bilinci geliştirmek: Zulme destek veren markaları, ürünleri bilinçli şekilde boykot etmek; tüketim tercihlerimizi vicdanla belirlemek.
Çocuklara ve gençlere anlatmak: Gazze’yi sadece bir haber değil, bir insanlık meselesi olarak genç kuşaklara aktarmak; vicdan eğitimi vermek.
Sanatla, yazıyla, sözle direnişi büyütmek: Şiirle, yazıyla, afişle, konuşmayla Gazze’nin sesi olmak; suskunluğu kırmak.
Unutmayalım: Gazze’deki direniş, sadece taşla değil, imanla yürütülüyor. Bizler de bu direnişe kalbimizle, dilimizle, eylemimizle katılmalıyız. Çünkü zulme karşı susan, zalimin yanında yer alır. Hadis, bize sadece bir haber değil; bir görev yüklemektedir.
2. Hadis
“Allah’ım! Ey Kur’ân-ı Kerîm’i indiren, hesabı süratli gören Allah’ım! Müşrikler birleşip ittifak ettiler. Onlara karşı bize yardım et. Onları hezimete uğrat ve üzerlerine şiddetli bir sarsıntı ver.”
Zor günlerde, ekonomik sıkıntılar, toplumsal çatışmalar, kişisel sorunlar karşısında yalnızca kendimize güvenmek değil, Allah’a yönelmek önemlidir. Bugün Gazze halkı, dünyanın sessizliğine rağmen Allah’a yönelerek direniyor. Bombalar altında edilen dualar, insanın en büyük moral kaynağıdır. Bizler de bu dualara ortak olmalı, kalbimizle, dilimizle ve imkânlarımızla mazlumun yanında yer almalıyız. Dua, sadece bir yakarış değil, bir dayanışma biçimidir.
3. Hadis
“Ey insanlar! Kendinize gelin. Siz, sağır veya uzakta olana seslenmiyorsunuz. Sizin dua ettiğiniz Allah Teâlâ sizinle beraberdir. O, her şeyi işiten, size şah damarınızdan daha yakın olandır.”
Allah’a yakın olmak için yüksek sesli olmaya gerek yoktur. Cep telefonuyla yüksek sesle dua etmek zorunda değilsiniz; kalpten ve sessizce yapılan dua, en kıymetli zikir şeklidir. Mesela trafikte beklerken, iş arasında, yürürken Allah’ı anmak, O’nun huzurunu hissetmek hayatımızı dengeler. Kalbinizde Allah varsa, O size her an yakın demektir.
“Önemli ve muteber olan hâl, imanla ahirete göçmektir. Müminlerin daima iyi işlerde, salih amellerde bulunmaları gerekir.”
Ölüm herkes için bir gerçektir; önemli olan imanla ve salih amellerle bu dünyadan ayrılmaktır. Bugün sevdiklerimizle helalleşmek, borçlarımızı ödemek, gönül kırmamaya dikkat etmek, iyilikle ömrümüzü geçirmek bu hadis ışığında hayatımızı güzelleştirir.
4. Hadis
“Allah Teâlâ bir kulunu sevdiği zaman Cebrâil’e şöyle buyurur: ‘Allah, falan kulunu seviyor; sen de onu sev.’ Bunun üzerine Cebrâil onu sever. Sonra Cebrâil gökteki meleklere: ‘Allah, falan kimseyi seviyor; siz de onu sevin.’ diye seslenir. Böylece göktekiler de onu severler, sonra yeryüzünde de o kul herkes tarafından sevilir.”
Toplumda sevilen biri olmak için güzel ahlak ve samimiyet gereklidir. Örneğin, iş yerinde dürüstlükle, ailede şefkatle, çevremize saygıyla yaklaşmak; Allah’ın sevgisine mazhar olmanın yoludur. Böyle bir insan, hem insanlardan hem de meleklere sevgiyle karşılanır.
5. Hadis
“Eûzü billâhi mine’ş-şeytânirracîm de ki, öfken dinsin.”
Trafikte, iş yerinde veya evde öfkelenmek çok kolaydır. Bu durumda “Eûzü billâhi mine’ş-şeytânirracîm” diyerek Allah’a sığınmak, sakinleşmeyi ve doğru karar vermeyi sağlar. Öfkeyle verilen kararlar pişmanlık doğurur; Allah’a sığınmak, sağlıklı iletişimin anahtarıdır.
6. Hadis
“Her şeytanın, zararlı canlının ve nazar eden her gözün şerrinden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.”
Çocuklarımızı zararlı etkilerden, kötü alışkanlıklardan ve kötü niyetli insanlardan korumak için dua etmeliyiz. Günümüzde sosyal medya, kötü arkadaşlıklar gibi pek çok risk vardır. Peygamberimizin yaptığı gibi çocuklarımıza sık sık manevi koruma duaları okumak, onları kötülüklerden muhafaza etmenin önemli yollarındandır.
7. Hadis
“Dünyada insanlarla alışveriş yapardım. Onlara kolaylık gösterir, varlıklı olana baskı yapmaz, darda olana alacağımı bağışlardım.”
Borç verenler, zor durumdaki insanların yanında olmalı; örneğin, işlerini toparlamaya çalışan bir esnafa ödeme kolaylığı sağlamak, kira veya borcunu ertelemek büyük bir iyiliktir. Bu tür davranışlar sadece toplumsal dayanışmayı güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda kişiye Allah katında büyük sevap kazandırır.
8. Hadis
“Ahlakı en güzel olanınız, en hayırlı olanınızdır.”
İyi bir insan olmak, yalnızca ibadet etmekle olmaz; insanlara karşı sabırlı, hoşgörülü ve yardımsever olmak da gerekir. Mesela iş yerinde zor durumdaki bir meslektaşa destek olmak, ailede sevgi ve saygıyı artırmak, toplumda hoşgörüyü yaymak ahlakın güzelliğini gösterir.
9. Hadis
“Sen, sevdiğinle berabersin.”
Kalbimiz kime bağlıysa ahirette onunla beraber olacağız. Eğer Allah’ı ve Peygamberimizi seviyorsak, O’nun yolunda yaşamaya gayret etmeliyiz. Sosyal medyada, günlük hayatımızda sevgi ve saygıyı ön
10. Hadis
İsrailoğulları’ndan ala tenli, kel ve âmâ olan üç kişiyi Allah Teâlâ imtihan etmek istedi. Onlara bir melek gönderdi. Melek, her birine en çok ne istediklerini sordu. Deri hastalığı olan sağlam bir cilt, kel olan güzel saç, âmâ olan ise gözlerinin açılmasını istedi. Allah, her birine istediklerini verdi ve bol mal ihsan etti. Zamanla hepsi zenginleşti. Melek, fakir bir insan kılığında onlara geldi. Sağlıklı olanlar ve kel olan, önceki hallerini unuttu, cimrilik etti. Fakat âmâ olan: ‘Ben gözlerimi Rabbimin ihsanıyla kazandım. Dilediğini al.’ dedi. Bunun üzerine Allah, âmâ olanı razı olduğu kullar arasına kattı; diğerleri ise nimeti inkâr ettikleri için gazaba uğradı.
Sahip olduğumuz mal, sağlık, konum geçicidir ve bize Allah tarafından emanet edilmiştir. Örneğin, zenginlik içinde olan bir Müslümanın, muhtaçlara yardım etmemesi, cimrilik yapması, nimetin bereketini kaçırır. Paylaşmak, zekât vermek ve muhtaçların yanında olmak, nimetlere şükrün ve imanın gereğidir.
Bugün, ekranların parıltısında gözümüz kamaşırken, kalbimiz susuz kalıyor. Bilgi çok, hikmet az. Ses çok, anlam az. İşte tam bu noktada hadisler, bize yeniden “kendine gel” diyor. Çünkü onlar, insanı insan yapan değerlerin sesi; sabrın, şükrün, adaletin ve merhametin kelimeye dönüşmüş hâlidir.