Bayram Ruhunu Yaşatmak

Beyza Nur Aydoğan

Bayram’ın kelime manası; sevinç, neşe ve mutluluk olarak tabir edilir. Bir ay boyunca tutulan oruç, dizginlenen nefis ve birçok şeye karşı gösterilen sabırdan sonra, bir mükâfattır aslında bayram. Sevinçlerin paylaşılması, biriken hasretlerin giderilmesidir bayram. Peki, bu bayram öyle olacak mı dersiniz? 

İçinde olduğumuz pandemi sürecinden dolayı, bir süredir sevdiklerimizden, büyüklerimizden ve akrabalarımızdan uzak kalmıştık zaten. Bayram da onlara kavuşmanın, hasret gidermenin, el öpmenin ve bayramı, bayram gibi geçirmenin hayalini kurduk hepimiz. Ama bu bayram beklediğimiz gibi olmadı. Bilmediğimiz hatta atalarımızın, dedelerimizin bile hafızasında olmayan, hatıralarında yer almayan bir süreç ile karşılaştık. Hiç kimseye gelip gitmemenin ve hatta evden çıkmanın yasak olduğu bir süreç. Oysa bizim bayramlarımız böyle mi geçerdi? Daha haftalar öncesinden başlardı hazırlıklar. Evin ayaklanıp tekrar oturduğu dip bucak temizlikler yapılırdı. Günler öncesinden bayram çörekleri, tatlılar, hoşaflar ve diğer ikramlıklar hazırlanırdı. Bayramlık alınır, bir heyecanla başucuna koyulur öylece uyunurdu. Toplanacak olan harçlıkların hesabı dahi yapılırdı. Hele de bayram sabahı, uykuyu bile önemsemeyerek namaza koşan çocuklar olur, sokaklar çocukların sesleriyle şenlenir ve kuşların cıvıltısı da eşlik ederdi seslerine. Coşkuyla yapılan o kalabalık kahvaltılar ve hemen sonrasında başlayan bayramlaşmalar, değil miydi zaten bu bayramın tadı? Şekerden de tatlı gelirdi. Çünkü bayram da sadece beden değil, ruhlar da doyardı. Huzur dolardı gönüller ve mutluluk içinde çıkılırdı bayramlaşılan yerlerden. Küsler bile barışır, derdi büyüklerimiz. Sonrasında kabir ziyaretine gidilir, anılarında bıraktıkları sevdiklerine onların bayram şekeri olan; Yasin’ler, Fatiha’lar ve dualar ikram edilirdi…

Bu bayram bunların hiçbirini yaşayamayacağız, evden çıkamayacak ve büyüklerimizin ellerini öpemeyeceğiz. Sokaklarda çocukların sesi olmayacak, coşkuyla dolup taşmayacak. Derin bir sessizlik içinde sadece kuşların cıvıltısını dinleyeceğiz bu bayram. “Nerde o eski bayramlar” sözünü bu bayram daha çok kullanacağız belki de.  Fiilen bir araya gelemeyeceğiz ama yine de gönüllerimiz bir olacak. Kalpten kalbe giden yollar ile yaşayacağız bu coşkuyu. Ramazan Bayramını kendine yakışır şekilde evlerimizden çekirdek ailemiz ile yine coşkuyla kutlayacağız. Mutluluklarımızı paylaşacağız. Ve bir dahaki bayramı daha büyük sevgiyle, daha büyük bir hasretle, daha büyük bir sevinçle ve daha büyük bir heyecanla bekleyeceğiz. Bu bayramdan çıkardığımız derslerimizi de heybemize koyarak…

Bu bayramınızın, diğer bayramlar kadar neşeli geçmesi dileğiyle.

Bayramınız mübarek olsun, hayırlı bayramlar.

 

BEYZA NUR AYDOĞAN