Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Latin harflerine “Türk harfleri” demek, Türk’e hakarettir

Latin harflerine“Türk harfleri” demek, Türk’e hakarettir

 

Latin harflerine “Türk harfleri” demek, bin yıldır Kur’an harflerisâyesinde millet olan Türklere hakaretin en ağırıdır. 1 Kasım 1928’de cebrenkabul ettirilen zorba kanunla Latin harfleri “Türk harfleri”  ismiyle ilân edilmiş ve Kur’an-ı Kerim dahilArap harfleri ile basılmış bütün kitaplar yasaklanmıştı. O gün Türk milletizillet altındaydı, başı aşağı düşmüş, izzet ve haysiyetine tasallut edilmişti.

 

Bu “kara günde”, Türklerin İslâm medeniyet dairesinden çıkarılmaprojesinden biri olan harf inkılâbıyla Elifba yasaklanıyor, Müslüman olmaklaaynı mânaya gelen Türklerin bin yıllık İslâmlaşmış hafızasına, medeniyetine vemillet hüviyetine hakaretin en ağırı olan Latin alfabesine “yeni Türk harfleri”deniliyor.

 

Kur’an-ı Kerim harfleriyle İslâmlaşan Türkçe’ye zulmün en şedidi olan veMoğol imparatoru Hülagu’nun kütüphâne katliamlarından daha beter yok edicitesire sahip harf devrimiyle bir gün önce âlim olanlar ertesi gün câhil oluyorve bin yıllık hafıza siliniyor.

 

KUR’AN HARFLERİNİ“GERİLİĞİ TEMSİL EDEN DEVEYE, LATİN HARFLERİNİ HIZLA TERAKKİ EDEN OTOMOBİLE”BENZETEN CUMHURİYET                                                                                                  

Sözde “Türklük duygusunuyaratmak” için “eskiyi, hurafeleri, geriliği temsil eden Osmanlı-İslâm mâzidenkopmalı” diyerek harf inkılâbını tepeden inme, cebren yapan Kemalist Cumhuriyetin gazetesiCumhuriyet, 1928’de attığı başlıkla Kur’an harflerini “deveye”, yâni yavaşlığave geriliğe; “Türk harfleri” saydıkları Latin harflerini otomobile, yâni hızlıterakki eden Batı medeniyetine benzetiyordu:

 

“Bugün gömdüğümüz Arap harfleri ile yarın kullanacağımız Türk harfleriarasındaki fark, deve ile otomobil arasındaki fark kadar büyüktür. Arabistan’ınçöllerinden gelen deve, iptidailiğin, geriliğini betaetin(ağırlık, yavaşlık)remzi, Batı’dan aldığımız otomobil ise, terakkinin, medeniyetin, süratintimsalidir. Deve ağır, battal ve mütevekkil yürüyüşü ile bizleri senelerceçöllerde dolaştırdı, bir türlü medeniyet vahasına ulaştıramadı. Şimdi çöllerdenyıldırım sürati ile geçen, her maniyi kolayca aşan o medeniyet vasıtası biziçabucak istediğimiz yere eriştirecektir. Deveyi çoktan bırakıp otomobileatlayarak bizi geride bırakmış olan milletlere süratle yetişeceğiz. Devefariza-i haccı ifa edenleri Kâbe’ye götürdü. Otomobilde terakki ve taliye teşneolan milletimiz medeniyet kâbesine götürecektir.” (Ellinci Yılında Türk Harf Devrimi / Prof. Afet İnan)



Stalinve Mao’nun kanlı devrimleri bile böyle bir kültür katliamına teşebbüs etmemiş,bu şekilde bir inkâra sürüklenmemiştir. Zavallı Cumhuriyet aydının mantalitesidoksan yıldır böyle işliyor.

 

İslâmlaşınca millet olan Türklere Oryantalistler gibi bakan Türkçülerharf inkılâbıyla Türk’ün terakki edeceğine hâlâ inanıyorlar. Âmâ üstad CemilMeriç’in kelimeleriyle ifade edelim ki “Murdar bir hal’den muhteşem bir mâziyekanatlanmak” istiyorsak, “Türk harfleri” diye dayatılan Latin harflerindenkurtulup Kur’ân harflerinin dâvasını kucaklamak gerek.

 

TÜRKÇÜ MEHMET EMİNYURDAKUL’UN KUR’ÂN HARFLERİNE İHANETİ

 

Türklük fikirleri ârızalı olan Türkçülerin sözde büyük şairi Mehmet EminYurdakul’un hezeyanlarını, Türklüğünü islâm’la mezcedenler iyi okuyupaldatılmaktan korunmalıdır:

 

“Musa eski İbranî harfleriyle tunç levhalar üzerine nasıl bir kavminmukadderatını yazmışsa bu harflerle de yeni yazılacak olan kitaplara Türkmilleti yeni bir mukadderat yazacak, (götenberg) oyduğu harflerle nasıl yenidünya hars ve medeniyetini hazırlamışsa bu yeni harflerle de Türk'ün yeni harsve medeniyetini vücuda getirecek, Allah arzı, semayı, insanları ve bütünmahlukatı nasıl birkaç unsurdan yaratmış ise Türk milleti de bu yeni harflerleyeni ilmini sanatını, yeni terakkisini ve yeni kâinatını yaratacak.” (Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, s. 35, Aralık 2005) 

                                                                                                                                                                                                                                           Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen böylesine alçakça ve yok edici birinkılâbın yandaşlarının şu ifadelerini ilk mektepten üniversite talebesinekadar Müslüman Türk’üm diyen herkes birkaç kez okuyup, Cumhuriyet Türklüğününârızalı bir Türklük olduğunu idrak etmelidir. İdraki, Cumhuriyet eğitimiylekirlenmiş olanlar, M. Kemal’in harf inkılâbına dair nutuklarından seçme şucümleleri ibretle okusunlar:  

 

KEMALİST-TÜRKÇÜLER:“ARAP ALFABESİ TÜRKLERİ ASİMİLE ETMİŞTİR…”

 

“Arap harflerinin Türkler tarafından kullanılması, İslâmiyet'inkabulünden sonra başlamış ancak bu harfler, Türk diline hiç bir zamanuyamamıştır. Türkçe, Arap harfleri ile kolay yazılıp okunamıyordu. Asırlardanberi kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan veanlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Türkharfleri bizi muasır medeniyet âleminin yanında olduğumuzu gösterecektir.Türkler, İslâmiyetten önce kendi ulusal alfabeleri olan Göktürk ve Uyguralfabelerini kullanmışlardı. Bu alfabelerle önemli eserler bırakmışlardır.İslâmiyet’i kabul ettikten sonra yaklaşık bin yıl gibi bir süre Arapharfleriyle okuyup yazmışlar. Bu yüzden de Arap kültürü, Türklerin hayatınınher alanında asimilasyon yapmıştır.”

 

“OSMANLI TÜRKÇESİ VEKUR’AN HARFLERİ TÜRKLÜĞE YABANCILAŞMADIR” DİYEN TÜRKÇÜ-KEMALİSTLER

 

Yukarıdaki satırlar harf inkılâbıyla Müslüman Türklüğün asıl hüviyetinibozmanın küçük bir cüzüdür. Osmanlı Türkçe’sini ve Kur’an harflerini “Türklüğeyabancılaşma” olarak gören ve “Keşke Göktürk veya Uygur alfabesinde kalsaydık…”diyen seküler Türkçülerin hedefiydi Latin alfabesiyle Batı medeniyetine dahilolmak…

 

M. KEMAL’DEN “YENİTÜRK HARFLERİ MARŞI” HEDİYESİ(!)

 

Kemalizm’in “önderi”,harflerin “Latin” değil, “Türk” harfleri olduğunu defalarca söylüyor ve âcilen“Yeni Türk Harfleri Marşı” nın yazılması için tâlimat veriyor. Marşın sözlerisözde “yeni Türk alfabesi” harflerinin sıralanmasından meydana geliyor. M.Kemal’in yandaşı ve hususi bestecisi Osman Zeki Üngör tarafından bestelenenmarşı sinirlerinize hâkim olarak okumayı bir deneyin bakalım: “a,o,u,ö,e,ö,ü,i(ö iki kere) / b,c,ç,d,f / g,f,j,k,l / m,n,p,r,s / ş,t,v,y,z / a,o,u,ö,e,ö,ü,i(ö bir kez daha iki kere) / b,c,ç,d,f / g,h,j,k,l / m,n,p,r,s / ş,t,v,y,z”

 

Dünya ülkelerinin hiç birinde görülmeyen, komikliğin, saçmalığın yanındaTürkiye Türkleri nezdinde yüz kızartıcı bir özelliğe sahip “Türk harflerimarşı” nın zorba devlet eliyle yürürlüğe sokuluşunu cürmün sahiplerindendinleyelim:  

Osman Zeki Üngör, “Düşündüm: A.B.C... diye tutturup, nasıl marş yapayım? (…)Paşam, dedim, sizde iştirak ederseniz yaparım... Herhalde, maksadımı anladı.‘Peki!..’ dedi. Derhal piyanonun başına oturdum. A.B.U.İ... diye bir havatutturduk, gitti. Marş da bitti. Tekrar çaldım. Beğendi ve Falih Rıfkı’ya:‘Yarınki gazeteye bu marşı koyun!’ emrini verdi. O akşam, tuttu, aşçı, soför,seyis, kapıcı, odacı... Köşkte kim varsa hepsini ve sofra arkadaşlarınıtopladı, hep birlikte bu yeni marşı meşk ettik. Görülecek manzara idi bu...Herkese güzelce belletip öğreninceye kadar tekrar ettik, durduk.” (Harfİnkılabı ve Millet Mektepleri / Yrd. Doç. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz)  

 

LAİK “TÜRK HARFLERİ MARŞI” OKULLARDA MEŞKEDİLİYOR

 

Gerisini anlatmaya değmez.Marş notalara çekilir ve bando ile söylenmeye başlar. Böylece AtatürkçüCumhuriyet, Osmanlı-İslâm değerlerinden birinden daha kopmanın sevinciyle (!)marşın mekteplerde meşk edilmesi ve kutlamalar yapılması tâlimatları verir vesselâm.(Başöğretmen Atatürk 1919-1928, Ahmet Bekir Palazoğlu, Ankara 1991) 

 

Hâsılı, Batılılaşmanın envurucu inkılâplarından biri olan Harf İnkılabı, milletin İslâm mâzi veirfanıyla irtibatını kesmeye gaye edinmişti. Kemalist Cumhuriyet oligarşisinin yandaştarihçileri tarafından “kozmopolit”, “Şarklı”, “geri” olarak vasıflandırdıklarıOsmanlı-İslâm kimliğinin temsilcisi Türklüğün yerine, dünya görüşü açısındanlaik, Batılı, modern bir Türk kimliğinin üzerinde yükselecek Türk-ulusdevletinin ideolojisi ve târihi yeniden yazıldı.

--------------------------------------

DOST HAVADİSLERİ

 

Ey azizan! Şehr-i Maraş 1.Kültür ve Kitap Fuarı’nda nâçiz kitaplarımızı dostların huzuruna çıkaran FikirTeknesi Yayınları standında Ali Yurtgezen ve Muzaffer Gözükara hocalarımla Dükkânehli dostlarım bu fakiri ziyaret ederek şereflendirdiler. Çaylarını içtiğim vegönül alışverişi ettiğim Semerkand Yayınları standı mensuplarıyla muhabbetlihâtıralarım oldu. Ayrıca, Ali Yurtgezen hocanın “Hâcegân Sultanları” kitabıiçin yapılan imza günündeki fikirli hâtıralarım anlatmakla bitmez.

 

Fikir Teknesi Yayınlarıkurucusu ve külliyat çapında kitaplar yazan Haki Demir ile bu yayınevininkadrosundan Nuri Yıldız, Ömer Karayılan, Adnan Köksöken, Metin Acıpayam veGökhan kardeşimin emeklerine hürmetlerimi sunarım. Bu Yayınevinden fikir vegönül dostum şair Memduh Atalay’ın “Dünya Hâlleri” ve “Hâlce” adıyla iki şiirkitabının basılacağını öğrenince sevindim. Fuar boyunca varlıklarıyla bendenizemânevî enerji veren başta Ferhat Ağca ve Mehmet Yaşar dostlarımı da yâd etmekisterim.  Hâsılı, ziyaret eden bütündostlara teşekkürlerimi sunarım.

 

Ayrıca Fuar’da kitaplarınıimzalayan Habervaktim yazarı Cemal Nar hocayı ziyaret ettim. Balıkesir’dengelen kalbimin şairi Prof. Dr. Mehmet Narlı ile, Ankara’dan gelen BülentAkyürek ve Mavi Marmara gâzisi Ebubekir Kurban gibi cezbeli yazarlarla dahasbıhal ettim.

---------------------------------------------

KİTAP HAVADİSLERİ

 

Fikir Teknesi Yayınları’ndançıkan, Mavi Marmara gâzisi, meşrebi güzel dost Nuri Yıldız’ın “Mavi Marmara’daBeyaz Güvercinler/Kadınlar İsterse Bu Dünya Değişir”  ve “Mavi Marmara Seyir Defteri” kitaplarınıokumak üzere başucuma koydum. Acının, hüznün, cihadın bir arada olduğu Gazze’yeyardım ve yüreklerini taşıyan Mavi Marmara mücahitlerinin hallerini, duygu vedirenişlerini öğrenmek isteyenler bu iki kitabı mutlaka okumalıdır. 

 

“Mavi Marmara ‘da BeyazGüvercinler / Kadınlar İsterlerse Bu Dünya Değişir” kitabı, hadisenin şemailineve birçok cephesine dair bilgi vermesinin yanında 25 mücahide ve mücahitlerinbizzat yaşadıklarını da aktarıyor. “Mavi Marmara Seyir Defteri” kitabı da bumânada daha kapsamlı ve hadisenin etraf bilgisiyle birlikte gemide olanlarınyürekleri hoplatıcı ve kanatıcı birebir yaşadıkları hadiselerin anekdotlarıyladolu. Hâsılı, bu iki kitabı okumadan Mavi Marmara mücahide ve mücahitlerinin veGazze hadisesinin o günkü iç ve dış meselelerini kavramak mümkün değil. Enazından eksik kalır. Ah, Nuri Yıldız! Yüreğini toplayıp gitmişsin Gazzelilere.Haddim değil tavsif etmek; Mavi Marmara gâziliği sana helâl olsun.

 

Fikir Teknesi Yayınları’ndançıkan, şair Ömer Karayılan’a ait “Hüznün Hazinendir” ve “Pazartesi Yalnızları”adlı şiir kitapları hüzün ve dostluğun insanının gönlüne düşürdüğü kelimelerdenoluşan şiirlerle dolu. Efendimiz (s.a.v.)’in dünyayı teşrif edişine kinaye olan“Pazartesi Yalnızları” kendince oluşturduğu sembollerle dile gelen birşiirinden almış ismini: “Biz ikimiz Pazartesi yalnızları /Umutsuzluğunbordasında kedersiz / Gözbebeklerimizde acı bir poyraz / Hiçbir dakikamızbirine uymaz / Bizi ikimiz her nedense sevmişiz…”                                                                                                            Bu mânada duyguların yoğunlaştığı “Hüznüm Hazinemdir” kitabının ana fikriolan “Hicaz” şiirinden birkaç mısra tadımlık sunmak istiyorum: “Kim bilir nehaldesin, ben böyle yenilmişken / Seni hangi yağmurlar serinliğe vardırır? /Belki avuçlarında bir yarım cumartesi / Belki de göz ucunda şarabı bitmişkahır…”

-------------------------

KÜLTÜR FÜTÜHATINA ÇIKAN DOST BU KEZ İSTANBUL’DAYDI

Kaç zamandır, Tataristan’dan Bosna’ya, Kırgızistan’tan Suriye’ye,Erzurum’dan Trabzon’a kültür fütuhatına çıkan fikir ve gönül dostum, TürkiyeYazarlar Birliği Şehr-i Maraş Şubesi Başkanı öğretim görevlisi İsmail Göktürk,Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi ile İstanbul Büyükşehir BelediyesiKültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen “Savaşve Edebiyat” konulu “6. Edebiyat Mevsimi Konferansları” nda “Savaş Şiirleri”üstüne tebliğ sunmaya gitti ve döndü. Heybesinde getirdiği kelimeleri CumaKapısı’nda göreceğiz inşallah. 

 

Faaliyetlerinin yazılmasından hazzetmeyen edeb âlimi Ali Yurtgezen hoca,Semerkand Yayınları’ndan çıkan “Hâcegân Sultanları” kitabının imza günleri olanKilis’ten sonra Şanlıurfa’ya gidip geldiğini yazmayıp da hasta mı olayım. Ona refakateden Dr. Mehmet Ceran, Hacı İbrahim Arıkmert ve Tayfun Göktürk dostlardanhocamın faaliyetlerinden görüp dinlediklerini anlatmaları için neler verirdim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.