Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Bin miligramlık şiir böyle olur efendiler!

Hem içtimaî, hem ferdî yanımıza dokunmayan, derûnunuza inemeyen, yüreğimizin üstünden geçmeyen, “Havalar yağmurluydu / ayaklarımı sahile vurdum/ güneş başımı çarptı / çakıl taşları ayaklarımı okşuyor / havalarda bozdu nedense…” tarzı Ümit Yaşar Oğuzcan şiirleri kol geziyor piyasada. Nane ruhu davul tozu kabilinden saçma sapan mısralar yazılıyor. Yazılanların da çoğu birbirine benziyor.

Yeni nesil kusura bakmasın, bir kısım şiir heveslileri, şâirâneliği tutup, bu neviden mısraları edebî kamuya takdim ediyorlar. Okuyanlar şifa bulsun, kendinden geçip “ah!” desin. Bu tür naylon şiirlerin devri geçti, boşa uğraşıyorlar.

Şimdi onlara şiir nasıl olurmuş takdim edeceğim. Şair Memduh Atalay’ın “Yakıştım Ben Aşka” adlı son şiiri. Her bir mısrada edebî geleneğin zamanın şartlarıyla ifade edildiği, yine her mısrada edebî mazmunlar, tedailer ve telmihlerin bütün gücüyle kendini gösterdiği bin miligramlık fikirli çağrışım ve söyleyişin yer bulduğu bir şiir bu. Zamanın kirini, acısını, kötüsünü, iyisini, dramını, trajedisini anlatıyor ve dolayısıyla sarsar.

İnanın, halkıma hizmetten, yâni ağır maişet mesaimden yorgun döndüğüm şu vakitte bu şiiri defalarca okudum vecde geçtim. Baş ağrılarım gitti, kelimelerin

gücünü hissettim. Cemiyet, ferd ve her içtimai ve derûnî mesele dimağımı sarıp uyandırdı. Şiir böyle olur, diyeceğim şiirle iştigal edenlere. Gönlünüzün kapısını açık tutarak, yüreğiniz toplayıp, hakkaniyetinizi elden bırakmadan okuyun ve diyeceğiniz bir söz varsa söyleyin fakire…

İşte Memduh Atalay’ın yürek, gönül, fikir, acı, iyi, kötü hâllerin kendi mazmunlarımızla şiirleşmiş kelimeleri:

“YAKIŞTIM BEN AŞKA

Ben bir yalnızlığa yakışıyorum, bir korkuya

Ben bir türküye yakışıyorum, bir yola

Ben bir küskün ve kırgın ırmağa akıyorum

Ben bir…

Sana.

Ben bir çaresizliğe yakışıyorum bir küsmüşe

Ben umut diyarından kaç kez dönmüşe

Geceye yakışıyorum en çok, kül olan cana

Ben bir…

Kurbana.

Ben bir talana yakışıyorum savaş sonrası

Ben bir ölüme yakışıyorum, bir zindana

Ben bir şehir körebesi, bir itiraz tekkesi

Ben bir…

Dağa.

Ben bir yine mi kız diyen babanın dudağına

Ben bir askerin tabutuna yakışıyorum

Ucu telli mektuplara, saçak altlarına

Ben bir…

Eski zamana.

Ben bir barakaya yakışıyorum, bir gecekonduya

Ben bir sürgüne yakışıyorum bir yokluğa

Trenlere ve kamyon kasalarına

Ben bir…

Tahta bavula.

Ben bir muratsız giden yiğitlere

Babasız bayram eden çocuklara yakışıyorum

Ben bir hüzün bulutuna yakışıyorum, bir dolunaya

Ben bir…

Rüyaya.

Ben bir Maraş’a yakışıyorum, bir Bitlis’te beş minareye

Ben Erzurum’a yakışıyorum, Sivas’ın ayazına

Ben bir gençlik ölümüne yakışıyorum

Ben bir…

Celal Oğlan’a.

Ben bir Kerbela’ya yakışıyorum bir Yemen türküsüne

Ben bir sevdaya yakışıyorum Türk İslam ülküsüne

Hıra Dağı’nın çakıl taşlarına yakışıyorum, Tanrı Dağı’nın eteklerine

Ben bir…

Ölümlerin en önüne.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.